İncil’de Kuran’a uygun emir ve yasaklar

Cinayet İşlememek

Başlangıçtan beri işittiğiniz buyruk şudur: Birbirimizi sevelim. Şeytana ait olup kardeşini öldüren Kayin gibi olmayalım. Kayin kardeşini neden öldürdü? Kendi yaptıkları kötü, kardeşinin yaptıkları doğru olduğu için öldürdü… Hiçbir katilin sonsuz yaşama [cennete] sahip olmadığını bilirsiniz.  (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 3:11-15)

Atalarımıza, ‘Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak’ dendiğini duydunuz. (Matta, 5:21)

İsa ona, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan tek biri var, O da Allah’tır. O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme, kimsenin hakkını yeme, annene babana saygı göster.'” (Markos, 10:18-19; Luka, 18:19-20)

“Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, başkasının malına göz dikmeyeceksin” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenmiştir: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:9)

Çünkü Yasa’nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa’ya karşı suçlu olur. Nitekim “Zina etmeyeceksin” diyen, aynı zamanda “Adam öldürmeyeceksin” demiştir. Zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa’yı yine de çiğnemiş olursun.  (Yakup’un Mektubu, 2:10-11)

… İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten bunlardır... (Matta, 15:18-20)

İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos, 7:20-23)

Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)

Allah’ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah’ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Allah’tan nefret eden [Allah’ı tenzih ederiz], küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır.Böyle davrananların ölümü [cehennemi] hak ettiğine ilişkin Allah buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 1:28-32)

Aranızdaki kavgaların, çekişmelerin kaynağı nedir? Bedeninizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? Bir şey arzu ediyor, elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, isteğinize erişemeyince çekişip kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah’tan dilemiyorsunuz. Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz. Ey vefasızlar, dünyayla dostluğun Allah’a düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünyayla dost olmak isteyen, kendini Allah’a düşman eder. [Allah’ı tenzih ederiz.] (Yakup’un Mektubu, 4:1-4)

Hırsızlık Yapmamak

Hırsızlık eden artık hırsızlık etmesin. Tersine, kendi elleriyle iyi olanı yaparak emek versin; böylece ihtiyacı olanla paylaşacak bir şeyi olsun.(Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:28)

[Hz. İsa (as):] “O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'” “Bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi adam. (Luka, 18:20-21, Matta, 19:17-19)

“Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, başkasının malına göz dikmeyeceksin” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenmiştir: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” Seven kişi komşusuna kötülük etmez. Bu nedenle sevmek Kutsal Yasa’yı [Allah’ın emirlerini] yerine getirmektir. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:9-10)

Hiçbiriniz katil, hırsız, kötülük yapan ya da başkalarının işine karışan biri olarak acı çekmesin. Ama Mesih’e inanan olduğu için acı çeken, bundan utanç duymasın. Taşıdığı bu adla Allah’ı yüceltsin. (Petrus’un 1. Mektubu, 4:15-16)

Kutsal Yasa’da bilginin ve gerçeğin özüne kavuşmuş olarak körlerin kılavuzu, karanlıkta kalanların ışığı, akılsızların eğiticisi, çocukların öğretmeni olduğuna inanmışsın. Öyleyse başkasına öğretirken, kendine de öğretmez misin? Çalmamayı öğütlerken, çalar mısın? (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 2:19-21)

Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)

[Hz. İsa (as):] “O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'” (Markos, 10:19)

Zina ve Fuhuş Yapmamak

Herkes evliliğe saygı göstersin… günahla lekelenmesin. Çünkü Allah cinsel ahlaksızlıkta bulunan ve zina edenleri yargılayacak. (Pavlus’tan İbranilere Mektup, 13:4)

O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’ ” (Markos, 10:19)

‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz.  (Matta, 5:27)

Allah’ın isteği şudur: Kutsal olmanız, fuhuştan kaçınmanız. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 4:3)

Sodom, Gomora ve çevrelerindeki kentler de benzer biçimde kendilerini fuhuş ve sapıklığa teslim ettiler. Sonsuza dek ateşte yanma cezasını çeken bu kentler ders alınacak birer örnektir.  (Yahuda’nın Mektubu, 1:7)

Fuhuştan kaçının… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 6:18)

Aranızda fuhuş, pislik ya da açgözlülük anılmasın bile. Kimse fuhuş yapmasın… kutsal değerlere saygısızlık etmesin. (İbranilere Mektup, 12:16)

Kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yaraşmaz bu. Aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar, bayağı şakalar da olmasın. Bunlar size yakışmaz. Bunun yerine şükredin. Şunu kesinlikle bilin ki, fuhuş yapanın, pisliğe düşkün olanın ya da putperest demek olan açgözlü kişinin… Allah’ın Egemenliği’nde [cennette] mirası yoktur. Hiç kimse sizi boş sözlerle aldatmasın. Bu şeylerden ötürü Allah’ın gazabı söz dinlemeyenlerin üzerine gelir. Onun için böyleleriyle oturup kalkmayın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:3-7)

İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır… cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir. (Markos, 7:20-22)

“Bana herşey serbest” diyorsunuz, ama herşey yararlı değildir. “Bana herşey serbest” diyorsunuz, ama hiçbir şeyin tutsağı olmayacağım. “Yemek mide için, mide de yemek içindir” diyorsunuz, ama Allah hem mideyi hem de yemeği ortadan kaldıracaktır. Beden fuhuş için değil, Rab içindir [Allah’ın emir ve yasaklarına uyması içindir]… Fuhuştan kaçının. İnsanın işlediği bütün öbür günahlar bedenin dışındadır; ama fuhuş yapan, kendi bedenine karşı günah işler. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 6:12-13)

Ancak putlara sunulup murdar hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandansakınmaları gerektiğini onlara yazmalıyız. Çünkü çok eski zamanlardan beri Musa’nın sözleri her kentte duyurulmakta, her Şabat Günü havralarda okunmaktadır. (Elçilerin İşleri, 15:20-21)

… Gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın. (Elçilerin İşleri 15:28-29)

Öteki uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve fuhuştan sakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık. (Elçilerin İşleri, 21:25)

Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.İnsanı kirleten bunlardır…  (Matta, 15:19-20)

İsa, “Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O’nun [Allah’ın] buyruklarını yerine getir.” “Hangi buyrukları?” diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: “‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin’ ve ‘komşunu kendin gibi seveceksin.'” (Matta, 19:17-19, Luka, 18:18-20)

“Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, başkasının malına göz dikmeyeceksin” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenmiştir: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:9)

Galip gelen bunları miras alacak… Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür [cehennemdir]. İkinci ölüm budur.” (Vahiy, 21:7-8)

… Fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda [cennetin dışında] kalacaklar. (Vahiy, 22:15)

Günahkarların, Allah’ın Egemenliği’ni [cenneti] miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Allah’ın Egemenliği’ni miras alacaktır, ne puta tapanlar, ne zina edenler… ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 6:9-10)

Çünkü Yasa’nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa’ya karşı suçlu olur. Nitekim “Zina etmeyeceksin” diyen, aynı zamanda “Adam öldürmeyeceksin” demiştir… (Yakup’un Mektubu, 2:10-11)

Aranızda fuhuş olduğu söyleniyor, üstelik putperestler arasında bile rastlanmayan türden bir fuhuş! Biri babasının karısını almış… Oysa… bu işi yapanı aranızdan atmanız gerekmez miydi?… Mektubumda size fuhuş yapanlarla arkadaşlık etmemenizi yazdım… Kardeş diye bilinirken fuhuş yapan, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu olanla arkadaşlık etmeyin, böyle biriyle yemek bile yemeyin. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 5:1-12)

Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini –fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü– öldürün. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:5)

Benliğin [nefsin] işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Allah’ın Egemenliği’ni [cenneti] miras alamayacaklar.  (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:19-21)

Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)

… Bu kadın öğretisiyle kullarımı saptırıp fuhuş yapmaya, putlara sunulan kurbanların etini yemeye yöneltiyor. Tövbe etmesi için ona bir süre tanıdım, ama fuhuş yapmaktan tövbe etmek istemiyor. Bak, onu yatağa düşüreceğim; onun yaptıklarından tövbe etmezlerse, onunla zina edenleri de büyük sıkıntıların içine atacağım... Her birinize yaptıklarınızın karşılığını vereceğim. (Vahiy, 2:20-23)

İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos, 7:20-23)

Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler. Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüzkarasıdırlar. Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri ayartırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:12-14)

Eşcinselliğin ve Sapkın İlişkilerin Yasak Olması

… Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. Allah’la ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular… İşte böylece Allah onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar. Allah’ı tanımakta yarar görmedikleri için [Allah’ı tenzih ederiz], Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. (Pavlus’tan Romalılara Mektupa Mektup 1:24-28)

Günahkarların, Allah’ın Egemenliği’ni [cenneti] miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Allah’ın Egemenliği’ni [cenneti] miras alacaktır, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne eşcinseller, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 6:9-10)

[Allah] Sodom ve Gomora kentlerini yakıp yıkarak yargıladı. Böylece Allah’sızların başına geleceklere bir örnek verdi. Ama ilke tanımayan kişilerin sefih yaşayışından azap duyan doğru adam Lut’u kurtardı. Çünkü onların arasında yaşayan bu doğru adam, görüp işittiği yasa tanımaz davranışlar yüzünden doğru yüreğinde her gün ıstırap çekerdi. Görülüyor ki Rab Kendi yolunda yürüyenleri karşılaştıkları denemelerden nasıl kurtaracağını bilir. Doğru olmayanları, özellikle benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giden ve yetkisini hor görenleri cezalandırarak yargı gününe dek nasıl alıkoyacağını da bilir.  (Petrus’un 2. Mektubu, 2:6-10)

Çünkü Allah’ımızın lütfunu sefahate araç eden… bazı Allah’sızlar gizlice aranıza sızdılar. Onların yargılanacakları çoktan beri yazılmıştır. Bütün bunları bildiğiniz halde, size anımsatmak isterim ki, ilk ve son kez halkı Mısır’dan kurtaran Rab iman etmeyenleri daha sonra yok etti… Sodom, Gomora ve çevrelerindeki kentler de benzer biçimde kendilerini fuhuş ve sapıklığa teslim ettiler. Sonsuza dek ateşte yanma cezasını çeken bu kentler ders alınacak birer örnektir. Aranıza sızan bu kişiler de onlar gibi gördükleri düşlere dayanarak öz bedenlerini kirletiyor, Rab’bin yetkisini hiçe sayıyor, yüce varlıklara sövüyorlar… Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor. (Yahuda’nın Mektubu, 1:4-10)

Çünkü biliyoruz ki, Yasa doğrular için değil, yasa tanımayanlarla asiler, Allah’sızlarla günahkarlar, kutsallıktan yoksunlarla kutsala karşı saygısız olanlar, anne ya da babasını öldürenler, katiller, fuhuş yapanlar, eşcinseller, köle tüccarları, yalancılar, yalan yere ant içenler ve sağlam öğretiye karşıt olan başka ne varsa onlar için konmuştur. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:9-10)

Yalan Söylememek

Birbirinize yalan söylemeyin. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:9)

Yine atalarımıza, ‘Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab’bin huzurunda içtiğin antları yerine getireceksin’ dendiğini duydunuz. (Matta, 5:33)

O’nun [Allah’ın] buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’ (Markos, 10:19)

İsa, “Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O’nun buyruklarını yerine getir.” “Hangi buyrukları?” diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi:” ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin’ ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.'” (Matta, 19:17-19; Markos, 10:18-19; Luka, 18:18-20)

Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı [fıtratınızı] kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız; eksiksiz bilgiye erişmek için… yenilenen yeni yaradılışı [fıtratınızı] giyindiniz. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:9-10)

[Hz. İsa (as):] “… Kötü düşünceler… yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten bunlardır…” (Matta, 15:19-20; Markos, 7:20-23)

Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira… çıkmasın.  (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:8)

Ey Timoteos, sana emanet edileni koru! Kutsallıktan yoksun, boş sözlerden, yalan yere “bilgi” denen düşüncelerin çelişkilerinden sakın. Kimileri bu sözde bilgiye sahip olduklarını ileri sürerek imandan saptılar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:20-21)

Hananya adında bir adam, karısı Safira’nın onayıyla bir mülk sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin buyruğuna verdi. Karısının da olup bitenlerden haberi vardı. Petrus ona, “Hananya, nasıl oldu da şeytana uydun… yalan söyleyip mülkün parasının bir kısmını kendine sakladın?” dedi. “Mülk satılmadan önce sana ait değil miydi? Sen onu sattıktan sonra da parayı dilediğin gibi kullanamaz mıydın? Neden yüreğinde böyle bir düzen kurdun? Sen insanlara değil, Allah’a yalan söylemiş oldun.” Hananya bu sözleri işitince yere yıkılıp can verdi. Olanları duyan herkesi büyük bir korku sardı… (Elçilerin İşleri, 5:1-6)

Hile Yapmamak

Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın. Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Allah sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz. Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız [Allah’ın rahmetini gördünüz].(Petrus’un 1. Mektubu, 2:1-3)

Bu hizmeti Allah’ın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz. Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Allah’ın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Allah’ın huzurunda her insanın vicdanına tavsiye ederiz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:1-2)

Köpekler, büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda [cennetin dışında] kalacaklar.  (Vahiy, 22:15)

İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos, 7:20-23)

Allah’ı tanımakta yarar görmedikleri için Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Allah’tan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır.Böyle davrananların ölümü [cehennemi] hak ettiğine ilişkin Allah buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 1:28-32)

Son olarak Rab’de [Allah’ın rızasına uymakta], O’nun üstün gücüyle güçlenin. İblisin hilelerine karşı durabilmek için Allah’ın verdiği bütün [manevi] silahları kuşanın. Çünkü savaşımız insanlara karşı değil… bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün… ruhsal ordularına karşıdır. Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli herşeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Allah’ın bütün [manevi] silahlarını kuşanın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:10-13)

Natanel Filipus’a, “Nasıra’dan iyi bir şey çıkabilir mi?” diye sordu. Filipus, “Gel de gör” dedi. İsa, Natanel’in kendisine doğru geldiğini görünce onun için, “İşte, içinde hile olmayan gerçek bir İsrailli!” dedi. (Yuhanna, 1:46-47)

… Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas’a dikerek, “Ey iblisin oğlu!” dedi. “Yüreğin her türlü hile ve sahtekarlıkla dolu; doğru olan herşeyin düşmanısın.Rab’bin düz yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin? İşte şimdi Rab’bin eli sana karşı kalktı [Allah’ın azabından karşılık alacaksın]. Kör olacaksın, bir süre gün ışığını göremeyeceksin.” (Elçilerin İşleri, 13:9-11)

… Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri ayartırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. Haksızlıkla elde ettiği kazancı seven Beor oğlu Balam’ın yolunu tutarak doğru yolu bırakıp saptılar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13-15)

Büyü Gibi İşlerle Uğraşmamak

Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:21)

Galip gelen bunları miras alacak… Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür [cehennemdir]. İkinci ölüm budur.” (Vahiy, 21:7-8)

… Büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda [cennetin dışında] kalacaklar.  (Vahiy, 22:15)

… Orada büyücü ve sahte peygamber Baryeşu adında bir Yahudi’yle karşılaştılar. Baryeşu, Vali Sergius Pavlus’a yakın biriydi. Akıllı bir kişi olan vali, Barnaba’yla Saul’u çağırtıp Allah’ın sözünü dinlemek istedi. Ne var ki Baryeşu –büyücü anlamına gelen öbür adıyla Elimas– onlara karşı koyarak valiyi iman etmekten caydırmaya çalıştı. Ama Allah’ın Ruhu’yla [Allah’a imanla] dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas’a dikerek, “Ey iblisin oğlu!” dedi. “Yüreğin her türlü hile ve sahtekarlıkla dolu; doğru olan herşeyin düşmanısın. Rab’bin düz yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin?” (Elçilerin İşleri, 13:6-10)

Kanın Yasak Olması

Ancak putlara sunulup murdar hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini onlara yazmalıyız.Çünkü çok eski zamanlardan beri Musa’nın sözleri her kentte duyurulmakta, her Şabat Günü havralarda okunmaktadır. (Elçilerin İşleri, 15:20-21)

… Gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın. (Elçilerin İşleri 15:28-29)

Öteki uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve fuhuştansakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık. (Elçilerin İşleri, 21:25)

Boğularak Öldürülen Hayvan Etinin Yasak Olması

Ancak putlara sunulup murdar hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini onlara yazmalıyız. Çünkü çok eski zamanlardan beri Musa’nın sözleri her kentte duyurulmakta, her Şabat Günü havralarda okunmaktadır. (Elçilerin İşleri, 15:20-21)

… Gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın. (Elçilerin İşleri 15:28-29)

Öteki uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve fuhuştansakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık. (Elçilerin İşleri, 21:25)

Allah’tan Başkası Adına Kesilen Etin Yenmemesi

… Gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın. (Elçilerin İşleri, 15:28-29)

Ancak putlara sunulup murdar hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini onlara yazmalıyız. Çünkü çok eski zamanlardan beri Musa’nın sözleri her kentte duyurulmakta, her Şabat günü havralarda okunmaktadır. (Elçilerin İşleri, 15:20-21)

Öteki uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve fuhuştan sakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık.  (Elçilerin İşleri, 21:25)

Şimdi putlara sunulan kurbanların etine gelelim. “Hepimizin bilgisi var” diyorsunuz, bunu biliyoruz. Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir. Bir şey bildiğini sanan, henüz bilmesi gerektiği gibi bilmiyordur. Ama Allah’ı seveni Allah bilir. Putlara sunulan kurban etinin yenmesine gelince, biliyoruz ki, “Dünyada put bir hiçtir” ve “Birden fazla ilah yoktur”… Bizim için tek bir Allah vardır. O herşeyin kaynağıdır, bizler O’nun için yaşıyoruz… Ne var ki, herkes bu bilgiye sahip değildir. Hâlâ putperest alışkanlıklarının etkisinde kalan bazıları, yedikleri etin puta sunulduğunu düşünüyorlar. Vicdanları zayıf olduğu için lekeleniyor.  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 8:1-7)

Ne var ki, birkaç konuda sana karşıyım: Aranızda Balam’ın öğretisine bağlı olanlar var. Putlara sunulan kurbanların etini yemeleri, fuhuş yapmaları için İsrailoğulları’nı ayartmayı Balak’a öğreten Balam’dı. (Vahiy, 2:14)

Şarap İçmemek

… Akılsız olmayın, Rab’bin isteğinin ne olduğunu anlayın. Şarapla sarhoş olmayın, bu sizi sefahate götürür… (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:17-18)

Yahya geldiği zaman oruç tutup şaraptan kaçındı…  (Luka, 7:33)

Melek, “Korkma, Zekeriya” dedi, “Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek. O, Rab’bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek… İsrailoğulları’ndan birçoğunu, Allah’ları Rab’be döndürecek. Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek üzere… gidecektir.” (Luka, 1:13-17)

Topluluğun dışındakiler tarafından da iyi bir insan olarak tanınmalıdır. Öyle ki, ayıplanacak duruma ve iblisin tuzağına düşmesin. Aynı şekilde kilise görevlileri, özü sözü ayrı, şarap tutkunu, haksız kazanç peşinde koşan kişiler değil, ağırbaşlı kişiler olmalı. Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:7-9)

Ama o köle kötü olur da… öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse… [Allah’ın azabı] onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. (Matta, 24:48-51; Luka, 12:43-47)

İşte güvenilir söz: Bir kimse gözetmen olmayı gönülden istiyorsa, iyi bir görev arzu etmiş olur. Ancak gözetmen ayıplanacak bir yanı olmayan… ölçülü, sağduyulu, saygın, konuksever, öğretmeye yetenekli biri olmalı. Şarap düşkünü, zorba olmamalı; uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:1-3)

İhtiyar seçilecek kişi eleştirilecek yönü olmayan… biri olsun. Çocukları imanlı olmalı, sefahatle suçlanan ya da asi çocuklar olmamalı. Gözetmen, Allah evinin [mescidinin] kahyası olduğuna göre, eleştirilecek yönü olmamalı. Dikbaşlı, tez öfkelenen, şarap düşkünü, zorba, haksız kazanç peşinde koşan biri olmamalı. Tersine, konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini denetleyebilen biri olmalı. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 1:6-8)

Sana gelince, sağlam öğretiye uygun olanı öğret. Yaşlı erkeklere ölçülü, ağırbaşlı, sağduyulu olmalarını buyur. İmanda, sevgide ve sabırda sağlam olsunlar. Aynı şekilde yaşlı kadınlar saygın bir yaşam sürmeli. İftiracı, şaraba tutsak olmamalı; iyi olanı öğretmeli. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 2:1-3)

İncil’de Kuran’a uygun diğer emirler

İyiliği Emredip Kötülükten Men Etmek

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu uyarın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın. (Luka, 17:3-4)

Günah işleyenleri herkesin önünde uyar ki, öbürleri de [Allah’tan] korksun. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:20)

Aldanmayın, “Kötü arkadaşlıklar iyi huyu bozar.” Uslanıp kendinize gelin, artık günah işlemeyin. Bazılarınız Allah’ı hiç tanımıyor. Utanasınız diye söylüyorum bunları. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:33-34)

Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Herşey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen herşey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın. Onları da dinlemezse, durumu iman edenler topluluğuna bildir. Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi say. (Matta, 18:15-17)

Fitne Çıkarmamak

Kardeşler, size yalvarırım, aldığınız öğretiye [Allah’ın emirlerine] karşı gelerek ayrılıklara ve sapmalara neden olanlara dikkat edin, onlardan sakının. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 16:17)

İsa öğrencilerine şöyle dedi: “İnsanı günaha düşüren tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline! Böyle bir kişi bu küçüklerden birini günaha düşüreceğine, boynuna bir değirmen taşı geçirilip denize atılsa, kendisi için daha iyi olur. (Luka, 17:1§-2)

… [Allah] meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren herşeyi, kötülük yapan herkesi O’nun Egemenliğinden [ahiret hesabından] toplayıp kızgın fırına [cehennem ateşine] atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. Doğru kişiler o zaman Allah’ın Egemenliğinde [cennette] güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin! (Matta, 13:41-43)

[Hz. İsa (as):] “… İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!” (Matta, 18:7)

Tövbe Etmek

İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sağlıklı olanların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkarları tövbeye çağırmaya geldim.” (Luka, 5:31-32)

Öyleyse, günahlarınızın affedilmesi için tövbe edin ve Allah’a dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin… (Elçilerin İşleri, 3:19)

Senin bu işte bir payın, bir hakkın yok. Yüreğin, Allah’ın gözünde doğru değildir. Bu kötülüğünden tövbe et ve Rab’be yalvar, yüreğindeki bu düşünce belki bağışlanır. Senin kin dolu, kötülüğe tutsak biri olduğunu görüyorum. (Elçilerin İşleri, 8:21-23)

… İsa, Allah’ın Müjdesi’ni [Allah’ın emirlerini] duyura duyura Celile’ye gitti. “Zaman doldu” diyordu, “Allah’ın Egemenliği [ahiret hesabı] yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye [Allah’ın emirlerine] inanın!” (Markos, 1:14-15)

O günlerde… Yahya Yahudiye Çölü’nde ortaya çıktı. Şu çağrıyı yapıyordu: “Tövbe edin! Allah’ın Egemenliği yaklaşmıştır.” (Matta, 3:1-2)

Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır. Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Allah belki onlara bir tövbe yolu açar. Böylelikle ayılabilir, isteğini yerine getirmeleri için kendilerini tutsak eden iblisin tuzağından kurtulabilirler. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:24-26)

[Hz. İsa (as):] “Şiloah’taki kule üzerlerine yıkılınca ölen o on sekiz kişinin, Yeruşalim’de yaşayan öbür insanların hepsinden daha suçlu olduğunu mu sanıyorsunuz? Size hayır diyorum. Ama tövbe etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız.” (Luka, 13:4-5)

Petrus onlara şu karşılığı verdi: “Tövbe edin… Böylece günahlarınız bağışlanacak…. Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Allah’ımız Rab’bin çağıracağı herkes için geçerlidir.” (Elçilerin İşleri, 2:38-39)

Allah’ı yücelterek şöyle dediler: “Demek ki Allah, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki uluslara da vermiştir.” (Elçilerin İşleri, 11:18)

[Hz. Yahya (as):] “Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin! Kendi kendinize, ‘Biz İbrahim’in soyundanız’ demeye kalkmayın. Ben size şunu söyleyeyim: Allah, İbrahim’e şu taşlardan da çocuk yaratabilir. Balta ağaçların köküne dayanmış bile. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.”(Luka, 3:8-9)

İsa, “Daha doğrusu, ne mutlu Allah’ın sözünü dinleyip uygulayanlara!” dedi. Çevredeki kalabalık büyürken İsa konuşmaya başladı. “Şimdiki kuşak kötü bir kuşaktır” dedi… “Ninovalılar, Yunus’un çağrısı üzerine tövbe ettiler.” (Luka, 11:28-29, 32)

… Yahya çölde ortaya çıktı. İnsanları, günahlarının bağışlanması için tövbe etmeye… çağırıyordu.  (Markos, 1:4)

Önce Şam ve Yeruşalim halkını, sonra bütün Yahudiye bölgesini ve öteki ulusları, tövbe edip Allah’a dönmeye ve bu tövbeye yaraşır işler yapmaya çağırdım. (Elçilerin İşleri, 26:20)

Böylece öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya başladılar. (Markos, 6:12)

O da Şeria Irmağı’nın çevresindeki bütün bölgeyi dolaşarak insanları, günahlarının bağışlanması için tövbe etmeye… çağırdı. (Luka, 3:3)

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu uyarın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın. (Luka, 17:3-4)

Allah, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi [affetti]; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor.  (Elçilerin İşleri, 17:30)

Hem Yahudiler’i hem de Grekler’i, tövbe edip Allah’a dönmeye ve… [Allah için] İsa’ya inanmaya çağırdım. (Elçilerin İşleri, 20:21)

Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen, yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara tapmaktan vazgeçmediler. Adam öldürmekten, büyü, fuhuş, hırsızlık yapmaktan da tövbe etmediler. (Vahiy, 9:20-21)

Bazılarının düşündüğü gibi Rab vaadini yerine getirmekte gecikmez; ama size karşı sabrediyor [vakit veriyor]. Çünkü [Allah] kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbe etmesini istiyor. Ama Rab’bin günü… [aniden] gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan herşey yanıp tükenecek. (Petrus’un 2. Mektubu, 3:9-10)

Ne var ki, bir konuda sana karşıyım: Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın. Bunun için, nereden düştüğünü anımsa! Tövbe et ve başlangıçta yaptıklarını sürdür… (Vahiy, 2:4-5)

Ben sevdiklerimi uyarıp terbiye ederim. Onun için gayrete gel, tövbe et. (Vahiy, 3:19)

Allah’ın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan ve pişmanlık doğurmayan tövbeye götürür.Dünyanın acılarıysa ölüm [cehennem azabı] getirir. Bakın bu acılar, Allah’ın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 7:10-11)

Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Allah’ın melekleri de tövbe eden bir tek günahkar için sevinç duyacaklar.  (Luka, 15:10)

Bunun için, ölü işlerden [cehennem azabına götüren işlerden] tövbe etmenin ve Allah’a inanmanın temelini… ölülerin dirilişi ve sonsuz yargıyla ilgili öğretinin temelini atmadan… yetkinliğe doğru ilerleyelim. Allah izin verirse, bunu yapacağız. Bir kez aydınlatılmış maneviyatı tatmış ve Allah sözünün iyiliğini ve gelecek çağın güçlerini tatmış oldukları halde, yoldan sapanları yeniden tövbe edecek duruma getirmeye olanak yoktur…  (İbranilere Mektup, 6:1-6)

İsraf Etmemek

Herkes doyunca İsa öğrencilerine, “Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın” dedi. Onlar da topladılar. Yedikleri beş arpa ekmeğinden artakalan parçalarla on iki sepet doldurdular. Halk, İsa’nın yaptığı mucizeyi görünce, “Gerçekten dünyaya gelecek olan Peygamber budur” dedi.(Yuhanna, 6:12-14)

Allah Dilerse (İnşaAllah) Demek

Dinleyin şimdi, “Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız” diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz. Bunun yerine, “Rab dilerse yaşayacağız, şunu şunu yapacağız” demelisiniz. (Yakup’un Mektubu, 4. Bölüm, 13:15)

… Mükemmelliğe doğru ilerleyelim. Allah izin verirse, bunu yapacağız.  (İbranilere Mektup, 6:1-3)

Evlere Girildiğinde Önce Selam Vermek

Hangi eve girerseniz, önce, ‘Bu eve esenlik olsun!’ deyin. Orada esenliksever biri varsa, dilediğiniz esenlik onun üzerinde kalacak; yoksa, size dönecektir. (Luka, 10:5-6)

Onun evine girerken, evdekilere esenlik dileyin. Eğer evdekiler buna layıksa, dilediğiniz esenlik üzerlerinde kalsın; layık değillerse, size geri dönsün(Matta, 10:12-13)

… İsa oraya geldi, ortada durup onlara, “Üzerinize esenlik olsun” dedi… İsa yine onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. (Yuhanna, 20:19-21)

İman Edenlerin Birlik Olması

Kardeşler… hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşünce ve görüşte birleşin… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:10)

Kardeş kardeşe karşı dava açıyor, üstelik imansızlar önünde! Aslında birbirinizden davacı olmanız bile sizin için düpedüz yenilgidir. Haksızlığa uğrasanız daha iyi olmaz mı? Dolandırılsanız daha iyi olmaz mı? Bunun yerine, siz kendiniz haksızlık edip başkasını dolandırıyorsunuz. Üstelik bunu kardeşlerinize yapıyorsunuz. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 6:6-8)

Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz [Allah rızası için] Mesih İsa’da [Hz. İsa (as)’a bağlılıkta] birsiniz.  (Pavlus’tan Galatyalılara 1. Mektup, 3:28)

Bazılarının alıştığı gibi, biraraya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. (İbranilere Mektup, 10:25)

… Yaşayışınız Mesih’in müjdesine [Allah’ın Kitabına] layık olsun. Öyle ki, gelip sizi görsem de, uzakta kalsam da, sizinle ilgili haberleri, tek bir ruhta dimdik durduğunuzu, Müjde’de [Allah’ın emirlerinde] açıklanan inanç uğruna tek bir can halinde birlikte mücadele ettiğinizi, size karşı duranlardan hiçbir şekilde yılmadığınızı duyayım. Böyle davranmanız onlar için bir belirtidir, kendilerinin mahvolacağını, sizlerin ise kurtulacağını gösteren bir belirti. Ve bu Allah’ın işidir [Adetullahı’dır].” (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 1:27-28)

[Hz. İsa (as):] “[Allah rızası için] benden yana olmayan bana karşıdır, benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir.” (Luka, 11:23)

Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: “Kendi içinde bölünmüş olan her ülke yıkıma uğrar. Kendi içinde bölünmüş hiçbir kent ya da ev ayakta kalamaz.” (Matta, 12:25; Luka, 11:17; Markos, 9:39)

… Kardeşine karşı öfkelenen her kişi yargılanmayı hak edecek. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse… kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecek. Bu yüzden… kardeşinin sana karşı bir şikayeti olduğunu hatırlarsan… git, önce kardeşinle barış; sonra gel, adağını sun. (Matta, 5:21-24)

İsa buna karşılık onlara, “Kimdir annem ve kardeşlerim?” dedi. Sonra çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: “İşte annem, işte kardeşlerim! Allah’ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.” (Markos, 3:33-35)

Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun. Birbirinize sevgiyle, anlayışla davranın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)
Kardeşler, siz özgür olmaya çağrıldınız. Ancak özgürlüğünüz doğal benliğe fırsat olmasın. Birbirinize sevgiyle hizmet edin. Bütün Kutsal Yasa tek bir sözde özetlenmiştir: “Komşunu kendin gibi sev.” Ama birbirinizi yiyip bitirirken, dikkat edin, birbirinizi yok etmeyesiniz! (Pavlus’un Galatyalılara Mektubu, 5:13-15)

Yüreklerinin cesaret bulmasını, sevgide birleşmelerini dilerim. Öyle ki, anlayışın verdiği tam güvenliğin bütün zenginliğine kavuşsunlar ve Allah’ın sırrını, yani bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih’i tanısınlar. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 2:2-3)

Bunun üzerine İsa din bilginlerini yanına çağırıp onlara benzetmelerle seslendi: “Bir ülke kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz. Bir ev kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz… Hiç kimse güçlü adamın evine girip malını çalamaz.” (Markos, 3:23-27)

İsa’nın annesiyle kardeşleri ona geldiler, ama kalabalıktan ötürü kendisine yaklaşamadılar. İsa’ya, “Annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seni görmek istiyorlar” diye haber verildi. İsa haberi getirenlere şöyle karşılık verdi: “Annemle kardeşlerim, Allah’ın sözünü duyup yerine getirenlerdir.” (Luka, 8:19-21)

İsa, “Ona engel olmayın!” dedi. “Size karşı olmayan, sizden yanadır.” (Luka, 9:50)

Bizim de [Allah rızası için] kardeşlerimiz için canımızı vermemiz gerekir. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 3:16)

Emaneti Ehline Vermek

En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? (Luka, 16:10-12)

Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et. Mesih İsa’nın iyi bir askeri [öğrencisi, takipçisi] olarak benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:2-3)
Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler. (Matta, 7:6)

Adaletle Hükmetmek

Vay halinize…! Siz nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın [Allah’ın emirlerinin] daha önemli yönleri olan adalet, merhamet ve sadakati ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine getirmeniz gerekirdi. (Matta, 23:23; Luka, 11:42)

Dış görünüşe göre yargılamayın, yargınız adil olsun.  (Yuhanna, 7:24)

Siz, efendiler uşaklarınıza adalet ve eşitlikle davranın…  (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 4:1)

İsa ona, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan tek biri var, O da Allah’tır. O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme, kimsenin hakkını yeme, annene babana saygı göster.'” (Markos, 10:18-19)

… Nasıl yargılarsanız [ahirette] öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, [ahirette] aynı ölçekle alacaksınız. (Matta, 7:1-2)

Bunlar iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. (Pavlus’tan İbranilere Mektup , 11:33)

Tersine, konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini denetleyebilen biri olmalı. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 1:8)

İman eden sizlere karşı davranışımızın ne denli kutlu, adil, kusursuz olduğuna siz tanıksınız; Allah da buna tanıktır. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:10)

Kardeşlerim… insanlar arasında ayrım yapmayın. Toplandığınız yere altın yüzüklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam geldiğinde, şık giyimli adama ilgiyle, “Sen buraya, iyi yere otur”, yoksula da “Sen orada dur”, ya da “Ayaklarımın dibine otur” derseniz, aranızda ayrım yapmış, kötü niyetli yargıçlar olmuş olmuyor musunuz? (Yakup’un Mektubu, 2:1-4)

… Egemenliğinin asası adalet asasıdır. Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin… (İbranilere Mektup, 1:8-9)

… Gönlümün hoşnut olduğu sevgili kulum odur… O adaleti uluslara bildirecek… Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak. (Matta, 12:18-20)

Onlardan birine haksızlık edildiğini gören Musa, onu savundu… Ertesi gün Musa, kavga eden iki İbrani’yle karşılaşınca onları barıştırmak istedi. ‘Efendiler’ dedi, ‘Siz kardeşsiniz. Niye birbirinize haksızlık ediyorsunuz?’ (Elçilerin İşleri, 7:24-26)

[Hz. İsa (as):] “Siz insan gözüyle yargılıyorsunuz. Ben kimseyi yargılamam. Yargılasam bile benim yargım doğrudur. (Yuhanna, 8:15-16)

Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olursunuz; Yasa [Kutsal Kitap] tarafından, Yasa’yı [Allah’ın emirlerini] çiğneyenler olarak suçlu bulunursunuz. (Yakup’un Mektubu, 2:9-10)

Allah “herkese, yaptıklarının karşılığını verecektir.” Sürekli iyilik ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam [cennet] verecek. Bencillerin, gerçeğe uymayıp haksızlık peşinden gidenlerin üzerineyse gazap ve öfke yağdıracak.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 2:6-8)

Haksızlık eden ettiği haksızlığın karşılığını alacak, hiçbir ayrım yapılmayacaktır. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:25)

Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler… (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13)

Bu söylediklerimi, taraf tutmadan ve hiç kimseyi kayırmadan yerine getirmen için seni Allah’ın, Mesih İsa’nın ve seçilmiş meleklerin huzurunda uyarıyorum… Başkalarının günahlarına ortak olma. Kendini temiz tut. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:20-22)

Yüreklerinizde bize yer verin. Kimseye haksızlık etmedik, kimseyi yoldan saptırmadık, kimseyi sömürmedik. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 7:2)

Bunlar gelip İsa’ya, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan Allah yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz…” (Markos, 12:14; Matta, 22:16)

Kötülükten Sakınmak

Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın. Mümkünse, elinizden geldiğince herkesle barış içinde yaşayın. Sevgili kardeşler, kimseden öç almayın; bunu Allah’ın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, ‘Öç benimdir, ben karşılık vereceğim.'” Ama, “Düşmanın acıkmışsa doyur, susamışsa su ver. Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.” Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:17-21)

Her tür acı söz, öfke, kızgınlık, gürültücülük, sövücülük ve bunların yanı sıra her tür kötülük üzerinizden gitsin. Birbirinize karşı iyi yürekli olun… Sevecenlikle birbirinizi bağışlayın. (Pavlus’tan Efesoslulara Mektup, 4:31-32)

Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın. Sevginiz ikiyüzlü olmasın.Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:8-9)

Bunun için, her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş, canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin. (Yakup’un Mektubu, 1:21)

Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, tersine, kutluluk dileyerek karşılık verin. Çünkü kutlu kılınmayı miras almak için çağrıldınız. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:9)

Seven kişi komşusuna kötülük etmez. Bu nedenle sevmek Kutsal Yasa’yı [Allah’ın emirlerini] yerine getirmektir. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:10)

Bunun için eski mayayla –kin ve kötülük mayasıyla– değil, içtenliğin ve dürüstlüğün mayasız ekmeğiyle bayram edelim. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 5:8)

Size yalvarırız, kardeşler, boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun. Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. Her zaman sevinin. Sürekli dua edin. Her durumda şükredin. Çünkü Allah’ın… sizin için istediği budur. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup , 5:14-18)

Herşeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun. Her çeşit kötülükten kaçının. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup , 5:21-22)

Diriliş olup bitti diyerek gerçek yoldan saptılar. Şimdi de bazılarının imanını altüst ediyorlar. Ne var ki, Allah’ın attığı sağlam temel, “Rab Kendine ait olanları bilir” ve “Rab’bin adını anan herkes kötülükten uzak dursun” sözleriyle mühürlenmiş olarak duruyor. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:18-19)

Kötülükten sakınıp iyilik yapsın. Esenliği amaçlasın, ardınca gitsin. Çünkü Rab’bin gözleri [Allah inayeti] doğru kişilerin üzerindedir. Kulakları onların yakarışına açıktır [Allah doğruların dualarını kabul eder]. Ama Rab kötülük yapanlara karşıdır. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:11-12)

Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez,kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi herşeye katlanır… herşeye dayanır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup , 13:4-7)

Aranızdaki kavga ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedenlerinizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? Bir şey arzu ediyorsunuz, ama elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, ama isteğinize erişemeyince çekişiyor ve kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah’tan dilemiyorsunuz. Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz. Siz ey vefasızlar, dünya ile dostluğun Allah’a düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünya ile dost olmak isteyen, kendini Allah’a düşman eder. (Yakub’un Mektubu, 4:1-4)

İyilikte Bulunmak

İyilik yapmayı ve sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Allah… [bunlardan] hoşnut olur. (Pavlus’tan İbranilere Mektup, 13:16)

… Kardeşler… sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:14-15)

Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:14)

Sevgili kardeşim, kötüyü değil, iyiyi örnek al. İyilik yapan, Allah’tandır [Allah’ın rızasına uyanlardandır]…  (Yuhanna’nın 3. Mektubu, 1:11)

Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim.  (Pavlus’tan İbranilere Mektup, 10:24)

… Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım.  (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 6:9-10)

[Hz. İsa (as):] “Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.” (Luka, 6:27-28)

[Hz. İsa (as):] “Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. Yalnız size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkarlar bile böyle yapar. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak…” (Luka, 6:30-35)
İyi ağaç kötü meyve vermez. Kötü ağaç da iyi meyve vermez. Her ağaç meyvesinden tanınır. Dikenli bitkilerden incir toplanmaz, çalılardan üzüm devşirilmez. İyi insan, yüreğindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan ise içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. İnsanın ağzı, yüreğinden taşanı söyler. (Luka, 6:43-45; Matta, 12:33-35)

Sizler ise kardeşler, iyilik yapmaktan usanmayın…  (Pavlus’tan Selaniklilere 2. Mektup, 3:13)

Allah’ın isteği, iyilik yaparak akılsızların bilgisizliğini susturmanızdır. Özgür insanlar olarak yaşayın; ama özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin. Allah’ın kulları olarak yaşayın. Bütün insanlara saygı gösterin. İmanlı kardeşlerinizi sevin. Allah’tan korkun… (Petrus’un 1. Mektubu, 2:16-17)

… Yaşamdan zevk almak ve iyi günler görmek isteyen, dilini kötülükten, dudaklarını hileli sözlerden uzak tutsun. Kötülükten sakınsın ve iyilik etsin. Esenliği arayıp onun ardınca gitsin. Çünkü Rab’bin gözleri [Allah’ın rahmeti ve yardımı] doğru kişilerin üzerindedir… (Petrus’un 1. Mektubu, 3:10-12)

Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik yapmış olanlar yaşamak [sonsuz cennet hayatında yaşamak], kötülük yapmış olanlar yargılanmak [ahiret azabını çekmek] üzere dirilecekler. (Yuhanna, 5:29)

İsa her yanı dolaşarak iyilik yapıyor, şeytanın baskısı altında olanların hepsini iyileştiriyordu. Çünkü Allah onunla birlikteydi. (Elçilerin İşleri, 10:37-38)

Sevginiz ikiyüzlü olmasın. Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:9)

Çünkü ister köle ister özgür olsun, herkesin yaptığı her iyiliğin karşılığını Rab’den alacağını biliyorsunuz.  (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:8)

Her birimiz komşusunu ruhça geliştirmek için, komşusunun iyiliğini gözeterek [Allah rızası için] onu hoşnut etsin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:2)

Kendi ellerimizle çalışıp emek veriyoruz. Bize sövenlere iyilik diliyoruz, zulmedilince sabrediyoruz. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 4:12)

Kötülükten sakınıp iyilik yapsın. Esenliği amaçlasın, ardınca gitsin. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:11)

İyilik yapmakta gayretli olursanız, size kim kötülük edecek? Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size! İnsanların “korktuğundan korkmayın, ürkmeyin.”… İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun… (Petrus’un 1. Mektubu, 3:13-16)

Ama dul kadının çocukları ya da torunları varsa, bunlar öncelikle kendi ev halkına yardım ederek Allah yolunda yürümeyi ve büyüklerine iyilik borcunu ödemeyi öğrensinler. Çünkü bu Allah’ı hoşnut eder. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:4)

Şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe umut bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize herşeyi bol bol veren Allah’a umut bağlasınlar. İyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin, eliaçık ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur. Böylelikle gerçek yaşama kavuşmak üzere gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:17-19)

Çünkü günah işleyip dövüldüğünüzde dayanırsanız, bunda övülecek ne var? Ama iyilik edip acı çektiğinizde dayanırsanız, Allah’ı hoşnut edersiniz. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:20)

Öyleyse, Allah’ın mübarek ve sevgili seçilmişleri [iman etmiş kulları] olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı, yumuşaklığı giyinin.(Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:12)

İnatçılığın ve tövbesiz yüreğin yüzünden Allah’ın adil yargısının açıklanacağı gazap günü için kendine karşı gazap biriktiriyorsun. Allah “herkese, yaptıklarının karşılığını verecektir.” Sürekli iyilik ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam [cennet hayatı] verecek. Bencillerin, gerçeğe uymayıp haksızlık peşinden gidenlerin üzerineyse gazap ve öfke yağdıracak. Kötülük eden herkese… sıkıntı ve elem verecek; iyilik eden herkese… yücelik, saygınlık, esenlik verecektir. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 2:5-10)

Size gelince, kardeşlerim, iyilikle dolu, her bilgiyle donanmış olduğunuzdan ben eminim. Ayrıca, birbirinize öğüt verebilecek durumdasınız.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:14)

Sözdinlerliğinizi herkes duydu, bu nedenle sizin adınıza seviniyorum. İyilik konusunda bilge, kötülük konusunda deneyimsiz olmanızı isterim.(Pavlus’tan Romalılara Mektup , 16:19)

Çünkü ışığın meyvesi her iyilikte, doğrulukta ve gerçekte görülür. Rab’bi neyin hoşnut ettiğini ayırt edin. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tersine, onları açığa çıkarın. Karanlıktakilerin gizlice yaptıklarından söz etmek bile ayıptır. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:9-12)

Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] uğruna tutuklu kaldığım sürece senin yerine bana hizmet etmesi için onu yanımda alıkoymak isterdim; ama senin onayın olmadan bir şey yapmak istemedim. Öyle ki, yapacağın iyilik zorunluluktanmış gibi görünmesin, gönülden olsun.  (Pavlus’tan Filimona Mektup, 1:13-14)

Örneğin Sara İbrahim’i “Efendim” diye çağırır, sözünü dinlerdi. İyilik eder, hiçbir tehditten yılmazsanız, siz de Sara’nın çocukları olursunuz. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:6)

Bunun için, Allah’ın isteği uyarınca acı çekenler, iyilik ederek canlarını güvenilir Yaradan’a emanet etsinler.  (Petrus’un 1. Mektubu, 4:19)

İşte bu nedenle Allah’ımız sizi çağrısına layık görsün, iyiliğe yönelik her dileğinizi, imana dayanan her uğraşınızı Kendi gücüyle sonuçlandırsın diye sizin için her zaman dua ediyoruz. (Pavlus’tan Selaniklilere 2. Mektup, 1:11)

Tersine Allah’ın hizmetkarları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik… ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Allah’ın gücünde; sağ ve sol ellerimizde doğruluğun silahlarıyla… kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz…  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 6:4-8)

İyilik bulmak, yeryüzünde uzun ömürlü olmak için annene babana saygı göstereceksin.” Vaat içeren ilk buyruk budur. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:2-3)

Bunu sizin iyiliğiniz için söylüyorum, özgürlüğünüzü kısıtlamak için değil. İlginizi dağıtmadan, Rab’be adanmış olarak, O’na yaraşır biçimde yaşamanızı istiyorum. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 7:35)

Yafa’da, İsa öğrencisi olan Tabita adında bir kadın vardı… Bu kadın her zaman iyilik yapıp yoksullara yardım ederdi. (Elçilerin İşleri, 9:36)

“Doğru ve Allah’tan korkan, bütün Yahudi ulusunca iyiliğiyle tanınan, Kornelius adında bir yüzbaşı var” dediler… (Elçilerin İşleri, 10:22)

Riya ve Gösterişten Kaçınmak

Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının.Yoksa Allah’tan ödül alamazsınız. (Matta, 6:1)

… Birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için… böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar karşılıklarını almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Allah sizi ödüllendirecektir. (Matta, 6:2-4)

Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye… caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar karşılığını almışlardır. (Matta, 6:5)

Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: “… Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar…” (Matta, 23:1-5)

[Hz. İsa (as):] “Vay halinize… iki yüzlüler! Siz badanalı kabirlere benzersiniz ki, dıştan güzel görünürler, fakat içten ölü kemikleri ve her türlü murdarlıkla doludurlar. Siz de böylece insanlara dıştan salih görünürsünüz, fakat içten ikiyüzlülük ve fesatla dolusunuz.” (Matta, 23:27-28)

Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler…  (Matta, 6:16)

Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha da ağır olacaktır.  (Markos, 12:40; Luka, 20:47)

İsa kendisini yemeğe çağırmış olana da şöyle dedi: “… Ama ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana… insanlar dirildiği zaman verilecektir.” Sofrada oturanlardan biri bunu duyunca İsa’ya, “Allah’ın Egemenliği’nde [cennette] yemek yiyecek olana ne mutlu!” dedi. (Luka, 14:12-15)

Nefsi Arındırmak, Hevadan (Nefsin Bencil Tutkularından) Sakınmak

Benliğin işleri açıktır. Bunlar cinsel ahlaksızlık, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgınca eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Allah’ın Egemenliğini [cenneti] miras alamayacaklar. Allah’ın Ruhu’nun meyvesi [Rahmani olan] ise sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur. (Pavlus’un Galatyalılara Mektubu, 5:19-23)

Öyle ki, Yasa’nın [Allah’ın emirlerinin] gereği, benliğe göre değil, Allah’ın Ruhu’na [Allah rızasına] göre yaşayan bizlerde yerine gelsin. Benliğe uyanlar benlikle ilgili… düşünürler. Benliğe dayanan düşünce ölüm [cehennem azabı], Allah’ın Ruhu’na [Allah rızasına] dayanan düşünceyse yaşam ve esenliktir. Çünkü benliğe dayanan düşünce Allah’a düşmandır; Allah’ın Yasası’na boyun eğmez, eğemez de… Benliğin denetiminde olanlar Allah’ı hoşnut edemezler. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 8:4-8)

Kuşkusuz İsa’nın sesini duydunuz… Onun yolunda eğitildiniz. Önceki yaşayışınıza ait olup aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaradılışı üzerinizden sıyırıp atmayı, düşüncede ve ruhta yenilenmeyi, gerçek doğruluk ve kutsallıkta… yeni yaradılışı giyinmeyi öğrendiniz. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:21-24)

Şunu demek istiyorum: … [Allah’ın rızasına uygun] yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz.  (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:16)

Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürün. Bunlar yüzünden Allah’ın gazabı söz dinlemeyenlerin üzerine geliyor. Geçmişte bunlarla iç içe yaşadığınız zaman siz de bu yollarda yürüdünüz. Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira ya da uygunsuz söz çıkmasın. Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:5-10)

Çünkü benliğe göre yaşarsanız öleceksiniz [cehenneme gideceksiniz]; ama bedenin kötü işlerini Allah’ın Ruhu’yla [Allah rızası için yaşayarak] öldürürseniz yaşayacaksınız [cennete gideceksiniz]. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 8:13)

Çünkü biz benliğin denetimindeyken… günah tutkuları bedenimizin üyelerinde etkindi. Bunun sonucu olarak ölüme [cehennem azabına] götüren meyveler verdik. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 7:5)

Kendi benliğine eken, benlikten ölüm [cehennem azabı] biçecektir. Allah’ın Ruhu’na eken [Allah’ın rızasına göre yaşayan]… sonsuz yaşam biçecektir [cenneti kazanacaktır]. İyilik yapmaktan usanmayalım. Gevşemezsek mevsiminde biçeriz. Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım. (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 6:8-10)

O’nun [Allah’ın] yüceliği ve erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli vaatler verildi. Öyle ki, dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak [yaşayasınız]… İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Allah yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın. (Petrus’un 2. Mektubu, 1:4-7)

Bu kişiler, susuz pınarlar, fırtınanın dağıttığı sis gibidirler. Onları koyu karanlık bekliyor. Çünkü yanlış yolda yürüyenlerden henüz kurtulanları, boş ve kurumlu sözler söyleyerek benliğin tutkularıyla, sefahatle ayartırlar. Onlara özgürlük vaat ederler, oysa kendileri yozlaşmışlığın kölesidirler. Çünkü insan neye yenilirse onun kölesi olur.  (Petrus’un 2. Mektubu, 2:17-19)

Söz dinleyen çocuklar olarak, bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın. Sizi çağıran Allah kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. (Petrus’un 1. Mektubu, 1:14-15)

Sevgili kardeşler… cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz. İnanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün. Öyle ki, kötülük yapanlarmışsınız gibi size iftira etseler de, iyi işlerinizi görerek Allah’ı, kendilerine yaklaştığı gün yüceltsinler. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:11-12)

Gece ilerledi, gündüz yaklaştı. Bunun için karanlığın işlerini üzerimizden atıp ışığın silahlarını [manevi silahları] kuşanalım. Kendimizi çılgınca eğlenceye ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kaptırmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim…. Benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:12-14)

Zengin olmak isteyenler ayartılıp tuzağa düşerler, insanı çöküşe ve yıkıma götüren birçok saçma ve zararlı arzulara kapılırlar. Çünkü her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:9-10)

Birçokları da onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna sövülecek. Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler. Onlar için çoktan beri verilmiş olan yargı gecikmez. Onları bekleyen yıkım da uyuklamaz. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:2-3)

Sizler bir zamanlar içinde yaşadığınız suçlardan ve günahlardan ötürü ölüydünüz. Bu dünyanın gidişine… yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruha uymaktaydınız. Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, benliğin… isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre yaşıyorduk. Doğal olarak ötekiler gibi biz de gazap çocuklarıydık. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 2:1-3)

Görülüyor ki Rab Kendi yolunda yürüyenleri karşılaştıkları denemelerden nasıl kurtaracağını bilir. Doğru olmayanları, özellikle benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giden ve yetkisini hor görenleri cezalandırarak yargı gününe dek nasıl alıkoyacağını da bilir. Bu küstah, dikbaşlı kişiler yüce varlıklara sövmekten korkmazlar… Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler. Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüzkarasıdırlar. Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri ayartırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:9-14)

Salih Amellerde Bulunmak, Hayırlarda Yarışmak

Kardeşler, siz özgür olmaya çağrıldınız. Ancak özgürlük benlik [nefsinize uymak] için fırsat olmasın. Birbirinize sevgiyle hizmet edin.  (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:13)

İnsanlara değil, Rab’be hizmet eder gibi [Allah rızası için] gönülden hizmet edin.Çünkü ister köle ister özgür olsun, herkesin yaptığı her iyiliğin karşılığını Rab’den alacağını biliyorsunuz. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:7-8)

[Hz. İsa (as):] “[Allah rızası için] bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin.Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Allah, bana hizmet edeni onurlandıracaktır.” (Yuhanna, 12:26)

Her biriniz hangi ruhsal armağanı aldıysanız, bunu Allah’ın çok yönlü lütfunun iyi hizmetkarları olarak birbirinize hizmet etmekte kullanın. Konuşan, Allah’ın sözlerini iletir gibi konuşsun. Başkalarına hizmet eden, Allah’ın verdiği güçle hizmet etsin. Öyle ki… Allah herşeyde yüceltilsin… (Pavlus’tan Petrus’a 1. Mektup, 4:10-11)

İsa onlara, “Ulusların kralları, kendi uluslarına egemen kesilirler. İleri gelenleri de kendilerine iyiliksever unvanını yakıştırırlar” dedi. “Ama siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun.” (Luka, 22:25-26)
Yaptığınız bu hizmet yalnız kutsalların [kendini Allah’a adamışların] eksiklerini gidermekle kalmıyor, birçoklarının Allah’a şükretmesiyle de zenginleşiyorsunuz. Onlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz Mesih Müjdesi’ne [Allah’ın Hz. İsa (as)’a vahyine] uyarak kendileriyle ve herkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için Allah’ı yüceltiyorlar. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:12-13)

Koşu alanında yarışanların hepsi koştuğu halde ödülü bir kişinin kazandığını bilmiyor musunuz? Öyle koşun ki ödülü kazanasınız. Yarışa katılan herkes kendini her yönden denetler. Böyleleri bunu çürüyüp gidecek bir defne tacı kazanmak için yaparlar. Bizse hiç çürümeyecek bir taç için yapıyoruz. Bunun içindir ki, amaçsızca koşan biri gibi koşmuyorum…  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 9:24-27)

… Allah’ın nazarında temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.” (Yakup’un Mektubu, 1:27)

İsa şöyle yanıt verdi: “Adamın biri Yeruşalim’den Eriha’ya inerken haydutların eline düştü. Onu soyup dövdüler, yarı ölü bırakıp gittiler… O yoldan geçen bir Samiriyeli ise… adamın yanına gitti… Sonra adamı kendi hayvanına bindirip hana götürdü, onunla ilgilendi. Ertesi gün iki dinar çıkararak hancıya verdi. ‘Ona iyi bak’ dedi, ‘Bundan fazla ne harcarsan, dönüşümde sana öderim.’ Sence bu üç kişiden hangisi haydutlar arasına düşen adama komşu gibi davrandı?” Yasa uzmanı [din alimi], “Ona acıyıp yardım eden” dedi. İsa, “Git, sen de öyle yap” dedi. (Luka, 10:30-37)

Yafa’da, İsa öğrencisi olan Tabita adında bir kadın vardı. Tabita, ceylan anlamına gelir. Bu kadın her zaman iyilik yapıp yoksullara yardım ederdi.(Elçilerin İşleri, 9:36)

Öğrenciler, her biri kendi gücü oranında, Yahudiye’de yaşayan kardeşlere gönderilmek üzere yardım toplamayı kararlaştırdılar. Bu kararı yerine getirip bağışlarını Barnaba ve Saul’un eliyle kilisenin ihtiyarlarına gönderdiler. (Elçilerin İşleri, 11:29-30)

İsa daha Celile’deyken bu kadınlar onun ardından gitmiş, ona hizmet etmişlerdi… (Markos, 15:41)

Siz de bilirsiniz ki, bu eller hem benim, hem de benimle birlikte olanların gereksinmelerini karşılamak için hizmet etmiştir.  (Elçilerin İşleri, 20:34)

Mesih’e [Allah rızası için] bu yolda hizmet eden, Allah’ı hoşnut eder, insanların da beğenisini kazanır. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 14:18)

Bunun için Mesih İsa’ya ait [Allah rızası için Hz. İsa (as)’a bağlı] biri olarak Allah’a verdiğim hizmetle övünebilirim. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:17)

Birbirinize kardeşlik sevgisiyle bağlı olun. Birbirinize saygı göstermekte yarışın. Gayretiniz eksilmesin… Rab’be kulluk edin. Umudunuzla sevinin. Sıkıntıya dayanın. Kendinizi duaya verin. İhtiyaç içinde olan kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yardım edin. Konuksever olmayı amaç edinin.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 10:10-13)

Ama şimdi kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] bir hizmet için Yeruşalim’e gidiyorum. Çünkü Makedonya ve Ahaya’da bulunanlar, Yeruşalim’deki kutsallar arasında yoksul olanlar için yardım toplamayı uygun gördüler… Bu işi bitirip sağlanan yardımı onlara ulaştırdıktan sonra size uğrayacağım, sonra da İspanya’ya gideceğim… (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:25-29)

Yaptığı iyiliklerle tanınmış… sıkıntıda olanlara yardım etmiş, kendini her tür iyi işe adamışsa… (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:9-10)

İmanlı bir kadının dul yakınları varsa onlara yardım etsin. İnananlar topluluğu yük altına girmesin ki, gerçekten kimsesiz olan dullara yardım edebilsin. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:16)

Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz; ama ben her zaman aranızda olmayacağım. (Markos, 14:7)

Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı. (Elçilerin İşleri, 2:45)

Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. (Elçilerin İşleri, 4:34-35)

Kardeşlerim, eğer bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Öyle bir iman o kimseyi kurtarabilir mi? Bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, sizden biri ona, “Esenlikle git, ısınmanı ve doymanı dilerim” derse, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, bu neye yarar?… Görüyorsun, onun [Hz. İbrahim (as)’ın] imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı, eylemleriyle tamamlandı. (Yakup’un Mektubu, 2:14-22)

Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın… (Yuhanna, 6:27)

… Bunlar, kendi olanaklarıyla İsa’ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı.  (Luka, 8:3)

Bizimkiler de kendilerini iyi işlere vermeyi öğrensinler. Böylelikle temel ihtiyaçları karşılanmış ve verimsiz bir yaşam sürmemiş olurlar. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 3:14)

Rab’bin hizmetinde [Allah yolunda] çalışan Trifena’yla Trifosa’ya selam edin. Rab’bin hizmetinde çok çalışmış olan sevgili Persis’e selam söyleyin.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 16:12)

Ahaya’da ilk iman eden ve kendilerini kutsalların [kendini Allah’a adamışların] hizmetine adayan İstefanas’ın ev halkını bilirsiniz. Kardeşler, size yalvarırım, bu gibilere ve onlarla birlikte çalışıp emek verenlerin hepsine bağımlı olun. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 16:15-16)

Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] yayma çabalarından ötürü bütün kiliselerce övülen bir kardeşi de onunla birlikte gönderiyoruz. Üstelik bu kardeş, Rab’bi yüceltmek ve yardıma hazır olduğumuzu göstermek için yürüttüğümüz bu hayırlı hizmette yol arkadaşımız olmak üzere kiliseler tarafından seçildi.(Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 8:18-19)

… Timoteos’un, değerini kanıtlamış biri olduğunu… Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] yayılması için benim yanımda hizmet ettiğini bilirsiniz. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:22)

Efendileri iman etmiş olanlarsa, nasıl olsa kardeşiz deyip efendilerine saygısızlık etmesinler. Tersine, daha iyi hizmet etsinler. Çünkü bu iyi hizmetten yararlananlar, sevdikleri imanlılardır. Bu ilkeleri öğret ve öğütle. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 6:2)

… Roma’ya geldiğinde beni gayretle arayıp buldu. O gün Rab’den merhamet bulmasını dilerim. Efes’te onun bana ne kadar hizmet ettiğini sen de çok iyi bilirsin.  (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 1:16-18)

… Yapacağın iyilik zorunluluktanmış gibi görünmesin, gönülden olsun.  (Pavlus’tan Filimon’a Mektup, 1:13-14)

Allah… emeğinizi ve kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] hizmet etmiş olarak ve etmeye devam ederek O’nun adına [Allah’ın rızası için] gösterdiğiniz sevgiyi unutmaz. Umudunuzdan doğan tam güvenceye kavuşmanız için her birinizin sona dek aynı gayreti göstermesini diliyoruz. Tembel olmamanızı, vaat edilenleri iman ve sabır aracılığıyla miras alanların örneğine uymanızı istiyoruz. (İbranilere Mektup, 6:10-12)

Yaptıklarını, sevgini, imanını, hizmetini, sabrını biliyorum. Son yaptıklarının ilk yaptıklarını aştığını da biliyorum. (Vahiy, 2:19)

Bu hizmeti Allah’ın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz. Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Allah’ın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Allah’ın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:1-2)

[Hz. İsa (as)] eline dokununca kadının ateşi düştü. Kadın kalkıp İsa’ya [Allah rızası için] hizmet etmeye başladı. (Matta, 8:15)

Davut, kendi kuşağında Allah’ın amacı uyarınca hizmet ettikten sonra gözlerini yaşama kapadı, ataları gibi gömüldü ve bedeni çürüyüp gitti.(Elçilerin İşleri, 13:36)

Öyle ki, kutsallar [kendini Allah’a adamışlar] hizmet görevini yapmak… üzere donatılsın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:12)

Allah’ın Emirlerini Tavsiye Ederken Aynı Zamanda Uygulayıcısı Olmak

Allah sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun.  (Yakup’un Mektubu, 1:22)

… Mükemmel yasaya [Allah’ın emirlerine], özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır. (Yakup’un Mektubu, 1:25)

… Yasa’yı [Allah’ın emirlerini] bildikleri halde günah işleyenlerse Yasa’yla yargılanacaklar. Çünkü Allah Katında aklanacak olanlar Yasa’yı işitenler değil, yerine getirenlerdir.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 2:12-13)

Ne var ki, şimdi küstahlıklarınızla övünüyorsunuz. Bu tür övünmelerin hepsi kötüdür. Bu nedenle, yapılması gereken iyi şeyi bilip de yapmayan, günah işlemiş olur. (Yakup’un Mektubu, 4:16-17)

İman Sahibi Anne ve Babaya Karşı Hürmetkar Olmak

[Hz. İsa (as):] “O’nun [Allah’ın] buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.‘” (Markos, 10:19)

[Hz. İsa (as):] “… Annene babana saygı göstereceksin.” (Luka, 18:20; Matta, 19:19)

Ey çocuklar, Rab yolunda anne babanızın sözünü dinleyin. Çünkü doğrusu budur. “İyilik bulmak, yeryüzünde uzun ömürlü olmak için annene babana saygı göstereceksin.” Vaat içeren ilk buyruk budur. Ey babalar, siz de çocuklarınızın öfkesini uyandırmayın. Onları Rab’bin terbiye ve öğüdüyle büyütün.(Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:1-4)

Musa, ‘Annene babana saygı göstereceksin‘… (Markos, 7:10)

İncil’de tavsiye edilen güzel ahlak özellikleri

Alçakgönüllü Olmak ve Kibirden Sakınmak

Ey gençler… hepiniz birbirinize karşı alçakgönüllülüğü kuşanın. Çünkü, “Allah kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder.” (Petrus’un 1. Mektubu, 5:5)

Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun, sevgiyle birbirinize sabredin. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)

Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkarı olsun. Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir. (Matta, 23:11-12)

Hiçbir şeyi bencil tutkularla ya da boş övünmeyle yapmayın. Her biriniz alçakgönüllülükle diğerini kendinden üstün saysın. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:3)

İsa onlara, “Ulusların kralları, kendi uluslarına egemen kesilirler. İleri gelenleri de kendilerine iyiliksever unvanını yakıştırırlar” dedi. “Ama siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun. Hangisi daha büyük, sofrada oturan mı, hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Oysa ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum. Denendiğim zamanlar benimle birlikte dayanmış olanlar sizlersiniz…” (Luka, 22:25-28; Matta, 20:25-26)

Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onları egemenlik hırsıyla yönetirler, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, diğerlerinin hizmetkarı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin hizmetlisi olsun. Çünkü İnsanoğlu [Hz. İsa (as)] bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye… geldi. (Markos, 10:41-45)

Bu sırada öğrencileri İsa’ya yaklaşıp, “Allah’ın Egemenliği’nde [ahirette] en büyük kimdir?” diye sordular. İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Allah’ın Egemenliği’ne [cennete] asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Allah’ın Egemenliği’nde [ahirette] en büyük odur.” (Matta, 18:1-4)

… [Hz. İsa (as):] onlara şöyle dedi: “Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkarı olsun.” (Markos, 9:35)

Bu küçüklerden birini bile hor görmekten sakının!...” (Matta, 18:10-11)

Öğrenciler, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmaya başladılar. Akıllarından geçeni bilen İsa… onlara şöyle dedi: “… Aranızda en küçük kim ise, işte en büyük odur.” (Luka, 9:46-48)

Yemeğe çağrılanların başköşeleri seçtiğini fark eden İsa, onlara şu benzetmeyi anlattı: “Biri seni düğüne çağırdığı zaman başköşeye kurulma. Belki senden daha saygın birini de çağırmıştır. İkinizi de çağıran gelip, ‘Yerini bu adama ver’ diyebilir. O zaman utançla kalkıp en arkaya geçersin. Bir yere çağrıldığın zaman git, en arkada otur. Öyle ki, seni çağıran gelince, ‘Arkadaşım, daha öne buyurmaz mısın?’ desin. O zaman seninle birlikte sofrada oturan herkesin önünde onurlandırılmış olursun. Kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.” (Luka, 14:7-11)

Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı… “Size şunu söyleyeyim… Kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.” (Luka, 18:9, 14)

Birbirinizle aynı düşüncede olun. Böbürlenmeyin; tersine, hor görülenlerle arkadaşlık edin. Bilgiçlik taslamayın. Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Mümkünse, elinizden geldiğince herkesle barış içinde yaşayın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:16-18)

... “Allah kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder.” Bunun için Allah’a tabi olun. İblise karşı direnin, o da sizden kaçacaktır. (Yakup’un Mektubu, 4:6-8)

[Hz. İsa (as):] “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” (Matta, 11:28-30)

Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir. Bir şey bildiğini sanan, henüz bilmesi gerektiği gibi bilmiyordur…  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 8:1-3)

Rab’bin huzurunda kendinizi alçaltın…  (Yakup’un Mektubu, 4:10)

Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Başkalarının duygularını paylaşın. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun. Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, tersine, kutsal sayarak karşılık verin. Çünkü kutsanmayı [mübarek kılınmayı] miras almak için çağrıldınız. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:8-9)

Siz de böylece, size verilen buyrukların hepsini yerine getirdikten sonra, ‘Biz değersiz kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık’ deyin.” (Luka, 17:10)

… Gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe ümit bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize herşeyi bol bol veren Allah’a ümit bağlasınlar.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:17)

Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. Birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildiniz. Ne var ki, Allah bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. Dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin… Bunun için yazılmış olduğu gibi, “Övünen, Allah ile övünsün.” (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:26-31)

Övünmeniz yersizdir. Azıcık mayanın bütün hamuru kabarttığını bilmiyor musunuz? Yeni bir hamur olabilmek için eski mayadan arınıp temizlenin… Bunun için eski mayayla -kin ve kötülük mayasıyla- değil, içtenliğin ve dürüstlüğün mayasız ekmeğiyle bayram edelim. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 5:6-8)

Uygun zamanda sizi yüceltmesi için, kendinizi Allah’ın kudretli eli altında [Allah’ın kudreti, gücü huzurunda] alçaltın.  (Petrus’un 1. Mektubu 5:6)

O da onlara şöyle dedi: “Siz insanlar önünde kendinizi temize çıkarıyorsunuz, ama Allah yüreğinizi biliyor. İnsanların gururlandıkları ne varsa, Allah Katında beğenilmez.” (Luka, 16:15)

Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi [Allah rızası için seven, gerçek sevgiyi yaşayan] kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:4)

Ama zeytin ağacının bazı dalları kesildiyse ve sen yabanıl bir zeytin filiziyken onların yerine aşılanıp ağacın semiz köküne ortak oldunsa, o dallara karşı övünme. Eğer övünüyorsan, unutma ki, sen kökü taşımıyorsun, kök seni taşıyor. O zaman, “Ben aşılanayım diye dallar kesildi” diyeceksin. Doğru, onlar imansızlık yüzünden kesildiler. Sense imanla yerinde duruyorsun. Böbürlenme, [Allah’tan] kork!  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 11:18-20)

Kendilerini tavsiye eden bazılarıyla kendimizi bir tutmaya ya da karşılaştırmaya elbette cesaret edemeyiz! Onlar kendilerini kendileriyle ölçüp karşılaştırmakla akılsızlık ediyorlar. Ama biz haddimizi aşıp fazla övünmeyiz; övünmemiz, Allah’ın bizim için belirlediği, sizlere kadar da uzanan alanın sınırları içinde kalır. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 10:12-13)

Övünmek istesem bile akılsız olmayacağım. Çünkü gerçeği söylemiş olacağım. Ama kimse beni gördüğünden ya da işittiğinden daha üstün görmesin diye övünmekten kaçınıyorum.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:6)

Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım. (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:26)

Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin. Ama yüreğinizde kin, kıskançlık, bencillik varsa övünmeyin, gerçeği yadsımayın… Çünkü nerede kıskançlık, bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır. Ama gökten inen [Allah rızasına uygun olan] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. (Yakup’un Mektubu, 3:13-17)

Cömert Olmak, Cimrilikten Kaçınmak

Şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe ümit bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize herşeyi bol bol veren Allah’a ümit bağlasınlar. Onlara, iyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin olmalarını, cömert ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur. Böylelikle gerçek yaşama [cennete] kavuşmak üzere gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:16-19)

Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:8)

Ben de… [Allah rızası için] malımı da kendimi de seve seve harcayacağım… (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:15)

[Hz. İsa (as):] “Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: … Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin. Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın… Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkarlar bile böyle yapar. Geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkarlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkarlara ödünç verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak…” (Luka, 6:27-35)

Her durumda cömert olmanız için her bakımdan zenginleştiriliyorsunuz. Cömertliğiniz… Allah’a şükran nedeni oluyor… Onlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz Mesih Müjdesi’ne [Allah’ın Hz. İsa (as)’a vahyine] uyarak kendileriyle ve herkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için Allah’ı yüceltiyorlar. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:11-13)

Bu nedenle önce yanınıza gelmeleri ve cömertçe vermeyi vaat ettiğiniz armağanları hazırlamaları için kardeşlere ricada bulunmayı gerekli gördüm. Öyle ki,armağanınız cimrilik değil, cömertlik örneği olarak hazır olsun. Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer. Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; isteksizce ya da zorlanmış gibi değil. Çünkü Allah sevinçle vereni sever. Her zaman, her yönden, herşeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, Allah her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:5-8)

… Büyük sıkıntılarla denendiklerinde, coşkun sevinçleri ve aşırı yoksullukları tam bir cömertliğe dönüştü. Ellerinden geldiği kadarını, hatta daha fazlasını kendi istekleriyle verdiklerine tanıklık ederim. Kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yapılan yardıma katkıda bulunma ayrıcalığının kendilerine verilmesi için bize yalvarıp yakardılar. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 8:1-4)

Varlıklı bir adamın tarlaları bol ürün verdi. Adam içinden, “Ne yapacağım ben?” diyordu, “Çünkü ürünlerimi koyacak yerim yok!” Sonra, “Ne yapacağımı biliyorum” dedi, “Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini kuracağım. Buğdayımın tümünü ve başka herşeyimi de oraya koyacağım. Canıma da diyeceğim ki, ey can, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak. Ye, iç, mutlu ol!” Ama Allah ona, “Ey akılsız adam, canın bu gece senden isteniyor” dedi. “Biriktirdiklerin kimin olacak?” Kendi yararına mal biriktiren ama Allah Katında zengin olmayan insanın durumu budur.  (Luka, 12:16-21)

Yahya onlara, “İki mintanı olan birini mintanı olmayana versin; yiyeceği olan yiyeceği olmayanla paylaşsın” yanıtını verdi. (Luka, 3:11)

Gittiğiniz her yerde Allah’ın Egemenliği’nin [cennet vaadinin] yaklaştığını duyurun. Hastaları iyileştirin… cüzzamlıları temiz kılın… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin. Kuşağınıza altın, gümüş ya da bakır para koymayın. (Matta, 10:7-9)

… Allah’ın büyük lütfu hepsinin [iman edenler] üzerindeydi. Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. (Elçilerin İşleri, 4:33-35)

İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, herşeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı. Her gün mescitte toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Allah’ı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları [hidayete erenleri] topluluğa katıyordu. (Elçilerin İşleri, 2:44-47)

Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip olduklarınızla yetinin. Çünkü Allah şöyle dedi: “Seni asla terk etmem, seni asla bırakmam.”(İbranilere Mektup, 13:6)

Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak. (Matta, 6:19-21)

Ama ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana, insanlar dirildiği zaman verilecektir. (Luka, 14:13-14)

İsa mescidin para kutusu karşısında oturup topluluğun kutuya para atışını gözledi. Birçok varlıklı kişi bol para attı. Bu arada yoksul bir dul kadın yaklaşıp bir metelik değerinde iki bakır kuruş attı. İsa öğrencilerini yanına çağırarak, “Doğrusu size derim ki” dedi, “Bu yoksul dul kutuya para atanların tümünden daha çok para attı. Çünkü ötekilerin tümü varlıklarının bolluğundan bıraktılar. Ama bu kadın yoksulluğundan –nesi varsa onu, tüm geçim olanağını- bıraktı.” (Markos, 12:41-44; Luka, 21:1-4)

Adam, “Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi. Ona sevgiyle bakan İsa, “Bir eksiğin var” dedi. “Git neyin varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece gökte [ahirette] hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” (Markos, 10:20-21)

İşte güvenilir söz: Bir kimse gözetmen olmayı gönülden istiyorsa, iyi bir görev arzu etmiş olur. Ancak gözetmen ayıplanacak bir yanı olmayan… ölçülü, sağduyulu, saygın, konuksever, öğretmeye yetenekli biri olmalı. Şarap düşkünü, zorba olmamalı; uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3 :1-3)

Sonra [Hz. İsa (as)] onlara, “Dikkatli olun!” dedi. “Her türlü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğundan ibaret değildir.”(Luka, 12:15)

Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve… İsa’nın, ‘vermek, almaktan daha büyük mutluluktur’ diyen sözünüunutmamamız gerektiğini gösterdim. (Resullerin İşleri, 20:35)

Allah Rızası için Dikkat ve Teyakkuz Hali

Öyleyse başkaları gibi uyumayalım, ayık ve uyanık olalım. Çünkü uyuyanlar gece uyur… Gündüze ait olan bizlerse, iman ve sevgi zırhını kuşanıp başımıza miğfer olarak kurtuluş umudunu giyerek ayık duralım. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:6-8)

Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız iblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan iblise karşı direnin. (Petrus’un 1. Mektubu, 5:8-9)

… Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman… dua edin. Bu amaçla, bütün kutsallar [kendini Allah’a adamışlar] için yalvarışta bulunarak tam bir [Allah’a] adanmışlıkla uyanık durun.  (Pavlus’tan Efeslilere 1. Mektup, 6:17-18)

… [Hz. İsa (as):] “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.” (Matta, 26:38)

Öyleyse nasıl yaşadığınıza çok dikkat edin. Bilgelikten yoksun olanlar gibi değil, bilgeler gibi yaşayın. Fırsatı değerlendirin. Çünkü yaşadığımız günler kötüdür. Bunun için akılsız olmayın, Rab’bin isteğinin ne olduğunu anlayın. (Pavlus’tan Efeslilere 1. Mektup, 5:15-17)

Uyanık kalın, imanda dimdik durun, mert ve güçlü olun. Herşeyi sevgiyle yapın. Ahaya’da ilk iman eden ve kendilerini kutsalların [Allah’ın dinine hizmetle görevlilerin] hizmetine adayan İstefanas’ın ev halkını bilirsiniz. Kardeşler, size yalvarırım, bu gibilere ve onlarla birlikte çalışıp emek verenlerin hepsine tabi olun. (Pavlus’tan Korintlilere Mektup, 16:13-16)

“Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün [kıyamet günü], üzerinize bir tuzak gibi aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine gelecektir. Her an uyanık kalın, gerçekleşmek üzere olan bütün bu olaylardan kurtulabilmek… için dua edin.” (Luka, 21:34-36)

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu uyarın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın. (Luka, 17:3-4)

Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:17)

Kardeşler, size yalvarırım, aldığınız öğretiye [Allah’ın emirlerine] karşı gelerek ayrılıklara ve sapmalara neden olanlara dikkat edin, onlardan sakının. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 16:17)

Başardıklarınızı yitirmemek ve ödülünüzü eksiksiz almak için kendinize dikkat edin. (Yuhanna’nın 2. Mektubu, 1:8)

… Mübarek kardeşlerim, dikkatinizi açıkça benimsediğimiz inancın elçisi ve baş dinadamı İsa’ya çevirin. Musa… Allah’a nasıl sadık kaldıysa, İsa da kendisini görevlendirene sadıktır… Ey kardeşler, hiçbirinizde diri [Hayy olan] Allah’ı terk eden, kötü, imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin. (Pavlus’tan İbranililere Mektup, 3:1-2, 12)

Dikkat edin, kimse Allah’ın lütfundan yoksun kalmasın. İçinizde sizi rahatsız edecek ve birçoklarını zehirleyecek acı bir kök filizlenmesin. (İbranililere Mektup, 12:15)

Bedenin ışığı gözdür. Gözün sağlamsa, bütün bedenin de aydınlık olur. Gözün bozuksa, bedenin de karanlık olur. Öyleyse dikkat et, sendeki ‘ışık’ karanlık olmasın. Eğer bütün bedenin aydınlık olur ve hiçbir yanı karanlık kalmazsa, kandilin seni ışınlarıyla aydınlattığı zamanki gibi, bedenin tümden aydınlık olur. (Luka, 11 :34-36)

“Bunun için uyanık kalın… Şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu [Hz. İsa (as)] beklemediğiniz saatte gelecektir. (Matta, 24:42-44)

Allah’ın bana lütfettiği görev uyarınca bilge bir mimar gibi temel attım, başkaları da bu temel üzerine inşa ediyor. Herkes nasıl inşa ettiğine dikkat etsin.Çünkü hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz. Bu temel üzerine kimi altın, gümüş ya da değerli taşlarla, kimi de tahta, ot ya da kamışla inşa edecek. Herkesin yaptığı iş belli olacak, yargı günü ortaya çıkacak. Herkesin işi ateşle açığa vurulacak. Ateş her işin niteliğini sınayacak. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 3:10-13)

Bu olaylar başkalarına ders olsun diye onların başına geldi; çağların sonuna ulaşmış olan bizleri uyarmak için yazıya geçirildi. Onun için, ayakta sağlam durduğunu sanan dikkat etsin, düşmesin! Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Allah güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:11-13)

Hatta öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için sizin aranızdan da sapkın sözler söyleyen kişiler çıkacak. Bunun için uyanık durun. Üç yıl boyunca, aralıksız, gece gündüz demeden… her birinizi nasıl uyardığımı hatırlayın. Şimdi sizi Allah’a ve O’nun lütfunu bildiren söze [Allah’ın vahyi olan emirlerine] emanet ediyorum. Bu söz, sizi ruhça geliştirecek ve kutsal kılınmış olan bütün insanlar arasında mirasa kavuşturacak güçtedir. (Elçilerin İşleri, 20 :30-32)

“Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü [kıyamet gününü] ve o saati bilemezsiniz.” (Matta, 25:13)

Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus’a, “Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!” dedi. “Uyanık durup dua edin ki, doğru yoldan saptırılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.” (Matta, 26:40-41; Markos, 14:37-41)

İsa şöyle devam etti: “İşittiklerinize dikkat edin! Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. Hatta size daha fazlası verilecek. Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak.” (Markos, 4 :24-25)

Çünkü açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yok; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur. Bunun için, [Allah’ın emirlerini] nasıl dinlediğinize dikkat edin. Kimde varsa, ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, kendisinde var sandığı bile elinden alınacak. (Luka, 8:17-18)

Bunları söyleyeni reddetmemeye dikkat edin. Çünkü yeryüzünde kendilerini uyaranı reddedenler kurtulamadılarsa, göklerden bizi uyarandan [Allah’ın gönderdiği elçisi Hz. İsa (as)’dan] yüz çevirirsek, bizim de kurtulamayacağımız çok daha kesindir. O zaman O’nun sesi yeri sarsmıştı. Ama şimdi, “Bir kez daha yalnız yeri değil, göğü de sarsacağım” diye söz vermiştir. “Bir kez daha” sözü, sarsılanların, yani yaratılmış olan şeylerin ortadan kaldırılacağını, böylelikle sarsılmayanların kalacağını anlatıyor. Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuz için minnettar olalım. Öyle ki, Allah’ı hoşnut edecek biçimde saygı ve korkuyla ibadet edelim. (İbranililere Mektup, 12:25-28)

Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz. Ne var ki, önce Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] bütün uluslara duyurulması gerekir. Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‘Ne söyleyeceğiz?’ diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne vahyolunursa onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Allah’ın Ruhu olacak. (Markos, 13 :9-11)

O günü ve o saati ne gökteki melekler, ne de İsa bilir; Allah’tan başka kimse bilmez… Dikkat edin, uyanık durun, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz. Bu, yolculuğa çıkan bir adamın durumuna benzer. Evinden ayrılırken kölelerine yetki ve görev verir, kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurur. Siz de uyanık kalın. Çünkü ev sahibi ne zaman gelecek, akşam mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, sabaha doğru mu, bilemezsiniz. Ansızın gelip sizi uykuda bulmasın! Size söylediklerimi herkese söylüyorum; uyanık kalın!” (Markos, 13:32-37)

Kalabalığın içinden biri İsa’ya, “Öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın” dedi. İsa ona şöyle dedi: “Ey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı?” Sonra onlara, “Dikkatli olun!” dedi. “Her türlü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğuna bağlı değildir.” İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ Ama Allah ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ Kendisi için servet biriktiren, ama Allah Katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.” (Luka, 12:13-21)

“Kuşaklarınız belinizde bağlı ve kandilleriniz yanar durumda hazır olun. Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı çaldığı an kapıyı açmak için hazır bekleyen köleler gibi olun. Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! Size doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak, kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek. Efendi gecenin ister ikinci, ister üçüncü nöbetinde gelsin, uyanık bulacağı kölelere ne mutlu! Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın hangi saatte geleceğini bilse, evinin soyulmasına fırsat vermez. Siz de hazır olun. Çünkü İnsanoğlu [Hz. İsa (as)] beklemediğiniz saatte gelecektir.” (Luka, 12:35-40; Matta, 24:42-51; Markos, 13:34-36)

Doğru ve Dürüst Olmak

Bunlar gelip İsa’ya, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, kimseyi ayırt etmeden, insanlar arasında ayrım yapmadan Allah yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz…” (Markos, 12:14; Matta, 22:16; Luka, 20:21-22)

[Hz. İsa (as):] “En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir?” (Luka, 16:10-12)

İyi olanı yaparak her konuda onlara örnek ol. Öğretişinde dürüst ve ağırbaşlı ol, kimsenin kınayamayacağı doğru sözler söyle. Öyle ki bize karşı gelen, hakkımızda söyleyecek kötü bir söz bulamayıp utansın. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 2:7-8)

Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. (Matta, 5:6)

Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Allah’ın Egemenliği [cennet] onlarındır. (Matta, 5:10)

[Allah Hz. İsa (as) için:] “Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin.” (İbranilere Mektup, 1:9)

Önceki yaşayışınıza ait olup aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaradılışı üzerinizden sıyırıp atmayı, düşüncede ve ruhta yenilenmeyi, gerçek doğruluk ve kutsallıkta… yeni yaradılışı giyinmeyi öğrendiniz. Bunun için yalanı üzerinizden sıyırıp atarak her biriniz komşusuna gerçeği söylesin. Çünkü hepimiz aynı bedenin üyeleriyiz… Günah işlemeyin… İblise de fırsat vermeyin. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:22-27)

Siz öncelikle O’nun Egemenliğinin [Allah’ın rızasının] ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir. (Matta, 6:33)

Bazı vergi görevlileri de… “Öğretmenimiz, biz ne yapalım?” dediler. Yahya, “Size buyrulandan çok vergi almayın” dedi. Bazı askerler de, “Ya biz ne yapalım?” diye sordular. O da, “Kaba kuvvetle ya da yalan suçlamalarla kimseden para koparmayın” dedi, “Ücretinizle yetinin.” (Luka, 3:12-14)

Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Allah’a dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir.  (Yuhanna, 3:20-21)

Bu nedenle bedenin tutkularına uymamak için günahın ölümlü bedenlerinizde egemenlik sürmesine izin vermeyin. Bedeninizin üyelerini haksızlığa araç ederek günaha sunmayın. Ölümden dirilenler gibi kendinizi Allah’a adayın; bedeninizin üyelerini doğruluk araçları olarak Allah’a sunun. Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü… Allah’ın lütfu altındasınız. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 6:12-14)

İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Allah tarafından uyarılınca, Allah korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla…imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu.  (İbranililere Mektup, 11:7)

Söz dinleyen köleler gibi kendinizi kime teslim ederseniz, sözünü dinlediğiniz kişinin köleleri olduğunuzu bilmez misiniz? Ya ölüme götüren günahın ya dadoğruluğa götüren sözdinlerliğin kölelerisiniz. Ama şükürler olsun Allah’a! Eskiden günahın köleleri olan sizler, adandığınız öğretinin özüne yürekten bağlandınız. Günahtan özgür kılınarak doğruluğun köleleri oldunuz. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 6:16-18)

Onlara ilişkin tanıklık ederim ki, Allah için gayretlidirler; ama bu bilinçli bir gayret değildir. Allah’ın öngördüğü doğruluğu anlamadıkları ve kendi doğruluklarını yerleştirmeye çalıştıkları için Allah’ın öngördüğü doğruluğa boyun eğmediler. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 10:2-3)

Tersine Allah’ın hizmetkarları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik… ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Allah’ın gücünde; sağ ve sol ellerimizde doğruluğun silahlarıyla... iyi ünde ve kötü ünde, kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz. Aldatanlar sayılıyorsak da dürüst kişileriz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 6:4-8)

Ama sen, ey Allah adamı, bu şeylerden kaç! Doğruluğun, Allah yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş. İman uğrunda yüce mücadeleyi sürdür. Sonsuz yaşama sımsıkı sarıl. Bunun için çağrıldın ve birçok tanık önünde yüce inancı [Allah’a imanı] açıkça benimsedin. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:11-12)

Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab’be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:22)

Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli herşeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Allah’ın bütün silahlarını [Allah’a imandan gelen manevi gücünüzü] kuşanın. Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi’ni [Allah’ın emirlerini] yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, şeytanın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. Kurtuluş miğferini ve ruhun kılıcını, yani Allah sözünü alın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:13-17)

Ekinciye tohum ve yiyecek ekmek sağlayan Allah, sizin de ekeceğinizi sağlayıp çoğaltacak, doğruluğunuzun ürünlerini artıracaktır.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:10)

Ama siz Allah sayesinde Mesih İsa’dasınız [Hz. İsa (as) ile birlikte iman ettiniz]. O bizim için Allah’tan gelen bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş [vesilesi] oldu. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:30)

Bir zamanlar karanlıktınız, ama şimdi Rab’de ışıksınız [Allah’ın nuru üzerinizde tecelli ediyor]… Işığın meyvesi her iyilikte, doğrulukta ve gerçekte görülür. Rab’bi neyin hoşnut ettiğini ayırt edin. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tersine, onları açığa çıkarın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:8-11)

Duam şu ki, sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle durmadan artsın. Öyle ki, üstün değerleri ayırt edebilesiniz ve böylece Allah’ın yüceltilip övülmesi için İsa Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolarak… saf ve kusursuz olasınız. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 1:9-11)

Kutsal Yazılar’ın [Allah’ın vahyi olan Kutsal Kitapların] tümü Allah vahyidir ve öğretmek, uyarmak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Allah adamı her iyi iş için donatılmış olarak olgun olur. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 3:16-17)

Allah… bizi kendi yararımıza terbiye ediyor. Terbiye edilmek başlangıçta hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ne var ki, böyle eğitilenler için bu sonradan esenlik veren doğruluğu üretir. Bunun için sarkık ellerinizi kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için düz yollar yapın. Öyle ki, kötürüm olan parça eklemden çıkmasın, tersine şifa bulsun. (İbranililere Mektup, 12:11-13)

Çünkü nerede kıskançlık, bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır. Ama gökten inen [Allah Katından gelen] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.  (Yakup’un Mektubu, 3:16-18)

İyilik yapmakta gayretli olursanız, size kim kötülük edecek? Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size! İnsanların “korktuğundan korkmayın, ürkmeyin.”… İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun. Öyle ki, Mesih’e bağlı olarak sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar. İyilik edip acı çekmek –eğer Allah’ın isteği buysa– kötülük yapıp acı çekmekten daha iyidir. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:13-17)

Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. ‘Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. Bundan fazlası şeytandandır. (Matta, 5:36-37)

Kardeşlerim, öncelikle şunu söyleyeyim, ne gök üzerine, ne yer üzerine, ne de başka bir şey üzerine yemin edin. ‘Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun ki,yargıya [hesap gününde azaba] uğramayasınız. (Yakup’un Mektubu, 4:12)

Size göre iyi olanın kötülenmesine fırsat vermeyin. Çünkü Allah’ın Egemenliği [ahiret hesabı], yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve… sevinçtir. Mesih’e bu yolda hizmet eden, Allah’ı hoşnut eder, insanların da beğenisini kazanır. Öyleyse kendimizi esenlik getiren ve karşılıklı gelişmemizi sağlayan işlere verelim. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 14:16-19)

Şefkatli ve Merhametli Olmak

Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. (Matta, 5:7)

Kimi kararsızlara merhamet edin. Kimini ateşten çekip kurtarın. Kimine de korkuyla merhamet edin. Ama günahlı bir bedenin lekelediği giysiden bile tiksinin. (Yahuda’nın Mektubu, 1:22-23)

Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab’be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. Saçma, cahilce tartışmalara girmeyi reddet. Bunların kavga doğurduğunu bilirsin. Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır. Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Allah belki onlara bir tövbe yolu açar. Böylelikle ayılabilir, isteğini yerine getirmeleri için kendilerini tutsak eden iblisin tuzağından kurtulabilirler. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:22-26)

… Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:8)

Dünya malına sahip olup da kardeşini ihtiyaç içinde gördüğü halde ondan şefkatini esirgeyen kişide Allah’ın sevgisi olabilir mi? Yavrularım, sözle ve dille değil, eylemle ve içtenlikle sevelim. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 3:17-18)

Sizlerse kardeşler, iyilik yapmaktan usanmayın. Eğer bu mektuptaki sözlerimize uymayan olursa onu mimleyin. Yaptıklarından utanması için onunla ilişkinizi kesin. Yine de onu düşman saymayın, bir kardeş olarak uyarın. (Pavlus’tan Selaniklilere 2. Mektup, 3:13-15)

Vay halinize… ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın [Allah’ın emirlerinin] daha önemli konularını –adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. (Matta, 23:23)

[Hz. İsa (as):] “Kendileriyle birlikte olduğum sürece… onları esirgeyip korudum…” (Yuhanna, 17:12)

İsa tekneye binerken, önceleri cinli olan adam ona, “Seninle geleyim” diye yalvardı. Ama İsa adama izin vermedi. Ona, “Evine, yakınlarının yanına dön” dedi. “Rab’bin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat.” (Markos, 5:18-19)

… Rahmani bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler. (Yakup’un Mektubu, 3:17-18)

… [Allah’a iman ruhunun] ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur. (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:22-23)

Bildiğiniz gibi, hiçbir zaman pohpohlayıcı sözlerle ya da açgözlülüğü örten bir maskeyle gelmedik. Allah buna tanıktır. İnsanlardan –ne sizden ne başkalarından– gelecek övgünün peşinde de değildik. Mesih’in elçileri [temsilcileri, şakirtleri] olarak size ağırlığımızı hissettirebilirdik. Ama çocuklarını bağrına basan bir anne gibi size şefkatle davrandık. Sizlere öylesine gönülden bağlanmıştık ki, sizinle yalnız Allah’ın Müjdesi’ni [Allah’ın emirlerini] değil, [Allah rızası için] kendi canlarımızı da paylaşmaya razıydık. Çünkü sizi o denli çok sevdik! Evet, kardeşler, nasıl uğraşıp didindiğimizi anımsarsınız. Hiçbirinize yük olmamak için gece gündüz çalıştık, Allah’ın Müjdesi’ni [Allah’ın emirlerini] size duyurduk. İman eden sizlere karşı davranışımızın ne denli kutsal, adil, kusursuz olduğuna siz tanıksınız; Allah da buna tanıktır. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:5-10)

[Hz. İsa (as):] “Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak… O [Allah], nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir [Rahim’dir]. Allah’ınız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun. (Luka, 6:35-36)

Affedici Olmak

[Hz. İsa (as):] “Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.” (Luka 6:27-28)

Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikayetiniz varsa onu bağışlayın…  (Markos, 11:25-26)

Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, Allah da sizin suçlarınızı bağışlar.  (Matta, 6:14)

Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Sizde olanı verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak. (Luka, 6 :37-38)

“Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.” (Matta, 5:38-41)

“Öyleyse, Allah’ın kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı, yumuşaklığı giyinin. Birbirinize anlayışlı davranın.Birinizin ötekinden bir şikâyeti varsa, Rab’bin sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunların hepsinin üzerine yetkin birliğin bağı olan sevgiyi giyinin.” (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:12-14)

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu uyarın; tövbe ederse, bağışlayın. Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.” (Luka, 17:3-4)

Bunun üzerine Petrus İsa’ya gelip… “Kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi?” İsa, “Yedi kez değil” dedi. “Yetmiş kere yedi kez derim sana.” (Matta, 18:21-22)

İsa onlara, “Dua ederken şöyle söyleyin” dedi: … “[Rabbimiz] günahlarımızı bağışla. Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi bağışlıyoruz. Doğru yoldan sapmamıza izin verme.” (Luka, 11:2-4)

“Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla. Doğru yoldan sapmamıza izin verme. Bizi kötü olandan kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek Senindir! Amin.” (Matta, 6:12-13)

“‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin… Çünkü O [Allah], Güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur?…” (Matta, 5:43-46)

Yumuşak Huylu Olmak

Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.  (Matta, 5:5)

Gizli olan iç varlığınız, sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle süsünüz olsun. Bu, Allah’ın gözünde çok değerlidir. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:4)

Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır. Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Allah belki onlara bir tövbe yolu açar. Böylelikle ayılabilir, isteğini yerine getirmeleri için kendilerini tutsak eden iblisin tuzağından kurtulabilirler. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:24-26)

Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa, Allah’ın Ruhu’na uyan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin. Siz de doğru yoldan sapmamak için kendinizi kollayın. Birbirinizin yüklerini taşıyın, böylece Mesih’in yasasını [Hz. İsa (as)’a vahyolunan Allah’ın emirlerini] yerine getirirsiniz. (Pavlus’un Galatyalılara Mektubu, 6:1-2)

Yöneticilerle yönetimlere bağlı olmaları, söz dinlemeleri ve iyi olan herşeyi yapmaya hazır olmaları gerektiğini imanlılara anımsat. Kimseyi kötülemesinler. Kavgacı değil, uysal olsunlar. Herkese her zaman yumuşak davransınlar. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 3:1-2)

[Hz. İsa (as):] “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahatlık veririm… Benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.” (Matta, 11:28-29)

… İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun. Öyle ki, Mesih’e ait olarak [Hz. İsa (as)’a uyarak] sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:15-16)

Ama gökten inen [Allah Katından olan] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. (Yakup’un Mektubu, 3:17)

Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Allah’ın… sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:31-32)

Kardeşler, aranızda çalışanların, Rab yolunda size önderlik edip öğüt verenlerin değerini bilmenizi rica ederiz. Yaptıkları işten ötürü onlara sınırsız saygı, sevgi gösterin. Birbirinizle barış içinde yaşayın… Kardeşler, boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun. Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. Her zaman sevinin.(Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:12-16)

Allah’ın Ruhu’nun ürünüyse [Allah rızasına uygun olan ise] sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur. (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:22-23)

… Aldığınız çağrıya yaraşır biçimde [size ulaşan Allah’ın vahyine göre] yaşamanızı rica ederim. Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun. Birbirinize sevgiyle, anlayışla davranın.  (Pavlus’tan Efeslilere Mektup , 4:1-2)

Ancak gözetmen ayıplanacak bir yanı olmayan… ölçülü, sağduyulu, saygın, konuksever, öğretmeye yetenekli biri olmalı. Şarap düşkünü, zorba olmamalı;uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup , 3:2-3)

Öfkeyi Yenmek

Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Allah’ın… sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:31-32)

Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk… öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi, Allah’ın istediği doğruluğu sağlamaz. Bunun için her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü [Allah’ın emirlerini] alçakgönüllülükle kabul edin. (Yakup’un Mektubu, 1:19-21)

Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır…  (Matta, 5:22)

Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira ya da utanmaz söz çıkmasın. Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:8-10)

Güvenilir Olmak

En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? (Luka, 16:10-12)

Böylece insanlar bizi Mesih’in [Allah rızası için] hizmetkarları ve Allah’ın sırlarının hizmetlileri saysın. Hizmetlide aranan başlıca nitelik güvenilir olmasıdır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 4:1-2)

… Ama Rab’bin merhameti sayesinde güvenilir biri olarak düşündüklerimi söylüyorum. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 7:25)

… Çünkü [Hz. İsa (as)] beni güvenilir sayarak hizmetine aldı. Bir zamanlar ona küfreden, zalim ve küstah biri olduğum halde, bana merhamet edildi. Çünkü ne yaptıysam bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:12-13)

Aynı şekilde kadınlar ağırbaşlı olmalı; iftiracı değil, ama ölçülü ve her bakımdan güvenilir olmalı.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:11)

… Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et. Mesih İsa’nın iyi bir askeri [öğrencisi, takipçisi] olarak benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:1-3)

… Mesih’e bağlı mübarek ve güvenilir kardeşlere selam! Allah’tan sizlere lütuf ve esenlik olsun. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:1-2)

Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] bizim adımıza Mesih’in güvenilir hizmetkarı olan sevgili emektaşımız Epafras’tan öğrendiniz… (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:7-8)

Rab yolunda emektaşım ve güvenilir bir hizmetkar olan sevgili kardeşimiz Tihikos, benimle ilgili herşeyi size bildirecektir. İşte bu amaçla, durumumuzu iletmesi ve yüreklerinize cesaret vermesi için kendisini size gönderiyorum. Onunla birlikte, sizden biri olan, güvenilir ve sevgili kardeş Onisimos’u da gönderiyorum. Burada olup biten herşeyi size bildirecekler. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 4:7-9)

Nasıl olduğumu, ne yaptığımı sizin de bilmeniz için sevgili kardeşimiz, Rab’bin güvenilir hizmetkarı Tihikos size herşeyi bildirecektir. Kendisini bu amaçla, durumumuzu iletmesi ve yüreklerinize cesaret vermesi için size gönderiyorum. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup 6:21-22)

Kendisini güvenilir bir kardeş saydığım Silvanus aracılığıyla size kısaca yazmış bulunuyorum. Sizi yüreklendiriyor ve sözünü ettiğim lütfun Allah’ın gerçek lütfu olduğuna tanıklık ediyorum. Buna bağlı kalın… Birbirinizi sevgiyle öperek selamlayın. Sizlere, Mesih’e ait olan [Allah rızası için Hz. İsa (as)’ı izleyenlere] herkese esenlik olsun. (Petrus’un 1. Mektubu, 5:12-14)

Efendinin, hizmetkarlarına vaktinde yiyecek vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir? Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak. (Matta, 24:45-47)

Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!’ dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!’ (Matta, 25:21; Luka, 19:17)

… Efendinin, uşaklarına vaktinde azık vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı kahya kimdir? Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! Size gerçeği söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak. (Luka, 12:42-44)
Köleleri, her konuda efendilerine bağımlı olmaya özendir. Efendilerini hoşnut etsinler. Ters yanıt vermeden, hırsızlık yapmadan, tümüyle güvenilir olduklarını göstersinler… Allah’ın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır. Bu lütuf, Allah’sızlığı ve dünyasal arzuları reddedip şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Allah yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz için bizi eğitiyor… (Pavlus’ın Titus’a Mektubu, 2:9-13)

Sabırlı Olmak

Bir kimse haksız yere acı çektiğinde Allah bilinciyle bu acılara sabrederse, Allah’ı hoşnut eder… İyilik edip acı çektiğinizde sabrederseniz, Allah’ı hoşnut edersiniz.  (Petrus’un 1. Mektubu, 2:19-20)

Siz de sabredin. Yüreklerinizi güçlendirin. Çünkü Rab’bin… [yardımı] yakındır. Kardeşler, yargılanmamak için birbirinize karşı homurdanmayın… Kardeşler, Rab’bin adıyla konuşmuş olan Peygamberleri sıkıntılarda sabır örneği olarak alın. Sıkıntıya sabretmiş olanları mutlu sayarız. Eyüp’ün nasıl sabrettiğini duydunuz. Rab’bin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. Rab çok şefkatli ve merhametlidir. (Yakup’un Mektubu, 5:8-11)

Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese karşı sevecen ve öğretmeye yetenekli olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalı. (Pavlus’tan Timoteosa 2. Mektup, 2:24)

Ama sen, ey Allah adamı, bu şeylerden kaç! Doğruluğun, Allah yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:11)

Böylece İbrahim sabırla dayanarak vaade erişti.  (İbranililere Mektup, 6:15)

Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı olun. Birbirinize sevgiyle, anlayışla davranın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:2)
… Kardeşler, boş gezenleri uyarın, yüreksizleri cesaretlendirin, güçsüzlere destek olun, herkese karşı sabırlı olun. Sakın kimse kötülüğe kötülükle karşılık vermesin. Birbiriniz ve bütün insanlar için her zaman iyiliği amaç edinin. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:14-15)

Herşeye sevinçle dayanıp sabredebilmeniz için O’nun [Allah’ın] yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:11)

… Öyle ki, dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş… olasınız. İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize sebat gücünü, sebat gücünüze Allah yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyikatın. Çünkü bu niteliklere artan ölçüde sahip olursanız… İsa Mesih’i tanımakta etkisiz ve verimsiz olmazsınız. (Petrus’un 2. Mektubu, 1:4-8)

[Hz. İsa (as):] “Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babaya başkaldırıp onları öldürtecek. Benim adımdan ötürü [Allah rızasına uyarak beni izlediğiniz için] herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar sebat gösteren kurtulacaktır.” (Matta, 10:21-22; Markos, 13:12-13)

[Hz. İsa (as):] “O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar sabreden kurtulacaktır.” (Matta, 24:10-13)

Sense benim öğretimi, davranışımı, amacımı, imanımı, sabrımı, sevgimi, sebat gücümü, çektiğim zulüm ve acıları, örneğin Antakya’da, Konya’da ve Listra’da başıma gelenleri yakından izledin. Ne zulümlere sabrettim! Ama Rab beni hepsinden kurtardı… Allah yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek. Ama kötüler ve sahtekarlar, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 3:10-13)

Gayretiniz eksilmesin… Rab’be kulluk edin. Umudunuzla sevinin. Sıkıntıya sebat gösterin. Kendinizi duaya verin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:11-12)

Mesih İsa’nın iyi bir askeri [talebesi, takipçisi] olarak benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger… Dediklerimi iyi düşün. Rab sana her konuda anlayış verecektir. Bu Müjde [Kutsal Kitap] uğruna bir suçlu gibi zincire vurulmaya kadar varan sıkıntılara sabrediyorum. Ama Allah’ın sözü zincire vurulmuş değildir. Bunun içindir ki, seçilmişler [Allah’ın iman nasip ettiği kulları] uğruna herşeye sabrediyorum. Öyle ki, onlar da… kurtuluşa kavuşsunlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:3, 7-10)

İyi toprağa düşenler ise, sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. Bunlar sabırla dayanarak ürün verirler.  (Luka, 8:15)

[Hz. İsa (as):] “Denendiğim zamanlar benimle birlikte sabretmiş olanlar sizlersiniz.” (Luka, 22:28)

Yaptıklarını, çalışkanlığını, sabrını biliyorum. Kötü kişilere katlanamadığını da [buğz ettiğini] biliyorum. Elçi olmadıkları halde kendilerini elçi diye tanıtanları sınadın ve onları yalancı buldun. Evet, sabırlısın, [Allah rızası için]… acılara dayandın ve yılmadın. (Vahiy, 2:2-3)

Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek sebat gösterin, sarsılmayın, Rab’bin yolunda her zaman gayretli olun. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:58)

Kıskançlıktan Sakınmak

Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:4)

Allah sayesinde yaşıyorsak… boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım.  (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:25-26)

İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten [nefisten] kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos, 7:20-23)

Benliğin [nefsin] işleri açıktır. Bunlar cinsel ahlaksızlık, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgınca eğlenceler ve benzeri şeylerdir… (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 5:19-21)

Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın. Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Allah sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz. Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:1-3)

Çünkü hâlâ benliğe [nefsinize] uyuyorsunuz. Aranızda kıskançlık ve çekişme olması, benliğe uyduğunuzu, öbür insanlar gibi yaşadığınızı göstermiyor mu?  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 3:3)

Kıskanıyorsunuz, isteğinize erişemeyince çekişip kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah’tan dilemiyorsunuz.  (Yakup’un Mektubu, 4:2)

Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin. Ama yüreğinizde kin, kıskançlık, bencillik varsa övünmeyin, gerçeği yadsımayın. Böylesi “bilgelik” Rahmani değil, dünyadan, insan doğasından, cinlerden gelen bilgeliktir. Çünkü nerede kıskançlık, bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır. Ama gökten inen [Rahmani olan] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.(Yakup’un Mektubu, 3:13-18)

Allah’ı tanımakta yarar görmedikleri için, Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Allah’tan nefret eden [Allah’ı tenzih ederiz], küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır. Böyle davrananların ölümü [cehennem azabını] hak ettiğine ilişkin Allah buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar.(Pavlus’tan Romalılara Mektup , 1:28-32)

Gece ilerledi, gündüz yaklaştı. Bunun için karanlığın işlerini üzerimizden atıp ışığın silahlarını kuşanalım. Kendimizi çılgınca eğlenceye ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kaptırmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim… Benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:12-14)

… Aranızda çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, iftira, dedikodu, böbürlenme, kargaşa olmasından korkuyorum. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:20)

Barışçıl Olmak

Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:17-18)

Ne mutlu barışı sağlayanlara!… (Matta, 5: 9)

Herkesle barış içinde yaşamak ve kutsal [salih mümin] olmak için gayret edin. Kutsallığa sahip olmadan kimse Rab’bi göremeyecek. [Salih müminlerin cennet nimeti olarak Allah’ın Yüce Zatı’nın tecellisini görmeleri kastedilmektedir.] Dikkat edin ki, kimse Allah’ın lütfundan yoksun kalmasın… (İbranilere Mektup, 12:14-15)

Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikayeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış;sonra gelip adağını sun. Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş… (Matta, 5:23-25)
Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın! (Markos, 9:50)

İman etmeyen ayrılırsa ayrılsın. Kardeş ya da kızkardeş böyle durumlarda özgürdür. Allah sizi barış içinde yaşamaya çağırdı. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup , 7:15)

Kardeşler, aranızda çalışanların, Rab yolunda size önderlik edip öğüt verenlerin değerini bilmenizi rica ederiz. Yaptıkları işten ötürü onlara fazlasıyla saygı, sevgi gösterin. Birbirinizle barış içinde yaşayın. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:12-13)

Ama gökten inen [Allah Katından olan] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.  (Yakup’un Mektubu, 3:17-18)

Bunun için, sevgili kardeşlerim, mademki bunları bekliyorsunuz, Allah’ın huzurunda lekesiz, kusursuz ve barış içinde olmaya gayret edin. (Petrus’un 2. Mektubu, 3:14)

Sadakat Sahibi Olmak

Vay halinize…! Siz nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın [Allah’ın emirlerinin] daha önemli yönleri olan adalet, merhamet ve sadakati ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine getirmeniz gerekirdi.  (Matta, 23:23)

Rab’be sadık olan sevgili çocuğum Timoteos’u bu amaçla size gönderiyorum. Her yerde, her kilisede öğrettiğim ve [Allah rızası için] Mesih’te izlediğim yolları o size anımsatacaktır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 4:17)

… Pavlus’tan Efes’te bulunan mübareklere, Mesih İsa’ya ait olan [Allah rızası için Hz. İsa (as)’ı izleyen] sadıklara selam! Rabbimiz Allah’tan… sizlere lütuf ve esenlik olsun. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 1:1-2)

Musa… Allah’a nasıl sadık kaldıysa, İsa da kendisini görevlendirene [Allah’a] sadıktır. (İbranililere Mektup, 3:2)

Musa, gelecekte söylenecek sözlere tanıklık etmek için… [Allah’a] bir hizmetkar olarak sadık kaldı… (İbranililere Mektup, 3:5)

Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye şeytan içinizden bazılarını yakında zindana atacak. On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını [cenneti] vereceğim. (Vahiy, 2:10)

… Onunla [Hz. İsa (as)’yla] birlikte olanlar, çağrılmış, seçilmiş ve ona [Allah rızası için Hz. İsa (as)’a] sadık kalmış olanlardır.  (Vahiy, 17:14)
İsa kendisine iman etmiş olan Yahudilere, “Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” dedi. (Yuhanna, 8:31-32)

… İmanla dolu, iyi bir adam olan Barnaba, Antakya’ya varıp Allah lütfunun meyvelerini görünce sevindi. Herkesi, candan ve yürekten Rab’be bağlı kalmaya özendirdi. Sonuç olarak Rab’be daha birçok kişi kazanıldı. (Elçilerin İşleri, 11:23-24)

Yardımsever Olmak

Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:24)

[Hz. İsa (as):] “… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.” (Matta, 10:8)

Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz…  (Markos, 14:7)

İhtiyaç içinde olan kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yardım edin. Konuksever olmaya bakın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:13)

… Siz de bilirsiniz ki, bu eller hem benim, hem de benimle birlikte olanların gereksinmelerini karşılamak için hizmet etmiştir. Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve… İsa’nın, ‘vermek, almaktan daha büyük mutluluktur’ diyen sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim.” (Elçilerin İşleri, 20:34-35)

Ama dul kadının çocukları ya da torunları varsa, bunlar öncelikle kendi ev halkına yardım ederek Allah yolunda yürümeyi ve büyüklerine iyilik borcunu ödemeyi öğrensinler. Çünkü bu Allah’ı hoşnut eder. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:4)

Sezariye’de Kornelius adında bir adam vardı. “İtalyan” taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Allah’tan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Allah’a sürekli dua ederdi.  (Elçilerin İşleri, 10:1-2)

Sevgili kardeşim, sana yabancı oldukları halde, kardeşler için yaptığın herşeyde içten bir bağlılıkla davranıyorsun. Onlar, inananlar topluluğu önünde senin sevgine tanıklık ettiler. Onları Allah’a yaraşır [Allah’ın rızasına uygun] şekilde yardımlarınla birlikte uğurlarsan, iyi edersin. Çünkü inanmayanlardan hiçbir yardım almadan, [Allah rızası için] Mesih adı uğruna yola çıktılar. Bu nedenle gerçek uğruna emektaşlar olmak için böylelerini desteklemeliyiz. (Yuhanna’nın 3. Mektubu, 5-8)

… Mecdelli denilen Meryem, Hirodes’in kahyası Kuza’nın karısı Yohanna, Suzanna ve daha birçokları İsa’yla birlikte dolaşıyordu. Bunlar, kendi olanaklarıyla İsa’ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı. (Luka, 8:2-3)

Yafa’da, İsa öğrencisi olan Tabita adında bir kadın vardı. Tabita, ceylan anlamına gelir. Bu kadın her zaman iyilik yapıp yoksullara yardım ederdi. (Elçilerin İşleri, 9:36)

Apollos Ahaya’ya gitmek isteyince kardeşler onu cesaretlendirdiler. Onu iyi karşılamaları için oradaki öğrencilere mektup yazdılar. Apollos Ahaya’ya varıncaAllah’ın lütfuyla iman etmiş olanlara çok yardım etti.  (Elçilerin İşleri, 18:27)

İmanlı bir kadının dul yakınları varsa onlara yardım etsin. İnananlar topluluğu yük altına girmesin ki, gerçekten kimsesiz olan dullara yardım edebilsin. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:16)

Siz de bilirsiniz, ey Filipililer, Müjde [Allah’ın emirleri] yayılmaya başladığında, Makedonya’dan ayrılışımdan sonra sizden başka hiçbir topluluk karşılıklı yardımlaşma konusunda benimle işbirliği yapmadı. Ben Selanik’teyken de, ihtiyacım olduğunda birkaç kez bana yardımda bulundunuz. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 4:15-16)

Yanımda yalnız Luka var. Markos’u alıp beraberinde getir, yapacağım hizmette bana yardım eder. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 4:11)

… Herhangi bir ihtiyacı olursa, kendisine yardım edin. Çünkü o, [Allah rızası için] ben dahil, birçoklarına destek sağlamıştır. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 16:2)

Öbür teknedeki ortaklarına işaret ederek gelip yardım etmelerini istediler. Onlar da geldiler ve her iki tekneyi balıkla doldurdular; tekneler neredeyse batıyordu. (Luka, 5:7)

İncil’de Akıl ve Hikmete Verilen Önem

Allah’ın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin. (Markos, 12:30; Luka, 10:27)
İç varlığımda Allah’ın Yasası’ndan zevk alıyorum… Allah’a şükürler olsun! Sonuç olarak ben aklımla Allah’ın Yasası’na… kulluk ediyorum.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 7:22-25)

Öyleyse nasıl yaşadığınıza çok dikkat edin. Bilgelikten yoksun olanlar gibi değil, bilgeler gibi yaşayın.  (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:15)

Bunu işittiğimiz günden beri biz de sizler için dua etmekten, tam bir bilgelik ve ruhsal anlayışla Allah’ın isteğini bütünüyle bilmenizi sağlamasını dilemekten geri kalmadık. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 1:9)

Çocuk [Hz. İsa (as)] büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte olgunlaşıyordu. Allah’ın lütfu onun üzerindeydi. (Luka, 2:40)

İsa bilgelikte ve boyda gelişiyor, Allah’ın ve insanların beğenisini kazanıyordu.  (Luka, 2:52)

İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe… veren Allah’tan istesin; kendisine verilecektir. (Yakup’un Mektubu, 1:5)

Ama gökten inen [Allah Katından olan] bilgelik herşeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur… (Yakup’un Mektubu, 3:17)

Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin. (Yakup’un Mektubu, 3:13)

Bunun farkında olan İsa, “Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?” dedi. “Hâlâ akıl erdiremiyor, anlamıyor musunuz? Zihniniz köreldi mi? Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz, beş ekmeği beş bin kişiye bölüştürdüğümde kaç sepet dolusu yemek fazlası topladınız?” “On iki” dediler. “Yedi ekmeği dört bin kişiye bölüştürdüğümde kaç küfe dolusu yemek fazlası topladınız?” “Yedi” dediler. İsa onlara, “Hâlâ anlamıyor musunuz?” dedi. (Markos, 8:17-21)

Mesih’in sözü bütün zenginliğiyle içinizde yaşasın. Tam bir bilgelikle birbirinize öğretin, öğüt verin, mezmurlar, ilahiler, ruhsal ezgiler söyleyerek yüreklerinizde şükranla Allah’a nağmeler yükseltin. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:16)

… Allah Kendisini tanımanız için size bilgelik… ruhunu versin diye dua ediyorum. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 1:17)

Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir.Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:12)

… İstefanos’un konuşmasındaki bilgeliğe… karşı koyamadılar.  (Elçilerin İşleri, 6:10)

Bunun üzerine Onikiler, bütün öğrencileri biraraya toplayıp şöyle dediler: “Allah’ın sözünü [Allah’ın vahyini] yayma işini bırakıp maddi işlerle uğraşmamız doğru olmaz. Bu nedenle, kardeşler, aranızdan… bilgelikle dolu, yedi saygın kişi seçin. Onları bu iş için görevlendirelim. Biz ise kendimizi duaya ve Allah sözünü yaymaya adayalım.” (Elçilerin İşleri, 6:2-4)

Yusuf’u kıskanan atalarımız, onu köle olarak Mısır’a sattılar. Ama Allah onunlaydı ve onu bütün sıkıntılarından kurtardı. Ona bilgelik vererek Mısır Firavunu’nun gözüne girmesini sağladı. Firavun da onu Mısır ve bütün saray halkı üzerine yönetici atadı. (Elçilerin İşleri, 7:9-10)

Yüreklerinin cesaret bulmasını, sevgide birleşmelerini dilerim. Öyle ki, anlayışın verdiği tam güvenliğin bütün zenginliğine kavuşsunlar ve… bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih’i tanısınlar. Kimse sizi kulağı okşayan sözlerle aldatmasın diye söylüyorum bunu. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup 2:2-4)

Ama bu kişiler anlamadıkları herşeye sövüyorlar. Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor.(Yahuda’nın Mektubu, 1:10)

Pavlus… “Gerçek ve akla uygun sözler söylüyorum.” (Elçilerin İşleri, 26:25)

İncil’de Allah’ı anmak ve güzel söz söylemenin önemi

Allah’ı Anmak

İsa Zeytin Dağı’ndan aşağı inen yola yaklaştığı sırada, öğrencilerinden oluşan kalabalığın tümü, görmüş oldukları bütün mucizelerden ötürü, sevinç içinde yüksek sesle Allah’ı övmeye başladılar. (Luka, 19:37)

Adam o anda yeniden görmeye başladı ve Allah’ı yücelterek İsa’nın ardından gitti.Bunu gören bütün halk Allah’a övgüler sundu. (Luka, 18:43)

Sürekli mescitte bulunuyor, Allah’ı övüyorlardı. (Luka, 24:53)

Her gün mescitte toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Allah’ı övüyorlardı.  (Elçilerin İşleri, 2:46)

Çobanlar, işitip gördüklerinin tümü için Allah’ı yüceltip överek geri döndüler.Herşeyi, kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı. (Luka, 2:20)

O anda Zekeriya… Allah’ı överek konuşmaya başladı.  (Luka, 1:64)

Dilimizle Allah’ı överiz… (Yakup’un Mektubu, 3:9)

… Öteki uluslar merhameti için Allah’ı yüceltsin. Yazılmış olduğu gibi: “Bunun için uluslar arasında Sana şükredeceğim, Adını ilahilerle öveceğim.” Yine deniyor ki, “Ey uluslar, O’nun halkıyla [kullarıyla] birlikte sevinin!” Ve, “Ey bütün uluslar, Rab’be övgüler sunun! Ey bütün halklar, O’nu yüceltin!“(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:8-11)

On sekiz yıldır içinde hastalık ruhu bulunan bir kadın da oradaydı. İki büklüm olmuş, belini hiç doğrultamıyordu. İsa onu görünce yanına çağırdı. “Kadın” dedi, “Hastalığından kurtuldun.” Ellerini kadının üzerine koydu. Kadın hemen doğruldu ve Allah’ı yüceltmeye başladı.  (Luka, 13:11-13)

Onlardan biri, iyileştiğini görünce yüksek sesle Allah’ı yücelterek geri döndü… (Luka, 17:15-16)

Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren Allah’ı yücelttiler. (Matta, 9:8)

Çünkü onların, bilmedikleri dillerle konuşup Allah’ı yücelttiklerini duyuyorlardı. (Elçilerin İşleri, 10:46-47)

Adam onların gözü önünde hemen ayağa kalktı, üzerinde yattığı yatağı topladı ve Allah’ı yücelterek evine gitti. Herkesi bir şaşkınlık almıştı. Allah’ı yüceltiyor, büyük korku içinde, “Bugün şaşılacak işler gördük!” diyorlardı. (Luka, 5:25-26)

Herkesi bir korku almıştı. “Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı!”… diyerek Allah’ı yüceltmeye başladılar.  (Luka, 7:16)

Meryem de şöyle dedi: “Canım Rab’bi yüceltir; ruhum, kurtarıcım Allah sayesinde sevinçle coşar. Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi. İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak. Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı. O’nun adı kutsaldır. Kuşaklar boyunca Kendisinden korkanlara merhamet eder.” (Luka, 1:46-50)

Çocuğun babası Zekeriya… : “… Rab’be övgüler olsun! Çünkü halkının [kullarının] yardımına gelip onları kurtardı…” (Luka, 1:67-68)

Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Allah’ı yücelterek şöyle dediler… (Elçilerin İşleri, 11:18)

Olanları gören yüzbaşı, “Bu adam gerçekten doğru biriydi” diyerek Allah’ı yüceltmeye başladı. (Luka, 23:47)

Gece yarısına doğru Pavlus’la Silas dua ediyor, Allah’ı ilahilerle yüceltiyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu. (Elçilerin İşleri, 16:25)

… İsa Mesih’in Allah’ını… birlik içinde hep bir ağızdan yüceltesiniz. Bu nedenle, Mesih sizi kabul ettiği gibi, Allah’ın yüceliği için birbirinizi kabul edin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:6-7)

Kurul üyeleri onları bir daha tehdit ettikten sonra serbest bıraktılar; onları cezalandırmak için hiçbir gerekçe bulamamışlardı. Çünkü bütün halk, olup bitenler için Allah’ı yüceltiyordu. (Elçilerin İşleri, 4:21)

[Hz. İsa (as):] “Adını kardeşlerime duyuracağım, topluluğun ortasında Seni ilahilerle öveceğim” diyor. (İbranilere Mektup, 2:12)

İmansızlık edip Allah’ın vaadinden kuşkulanmadı; tersine, imanı güçlendi ve Allah’ı yüceltti. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 4:20)

Bunları işitince Allah’ı yücelttiler. Pavlus’a, “Görüyorsun kardeş, Yahudiler arasında binlerce imanlı var ve hepsi Kutsal Yasa’nın [Allah’ın emirlerinin] candan savunucusudur” dediler. (Elçilerin İşleri, 21:20)

Ama Mesih imanlısı olduğu için [Hz. İsa (as)’a Allah’ın peygamberi olarak iman ettiği için] acı çeken, bundan utanç duymasın. Taşıdığı bu adla Allah’ı yüceltsin. (Petrus’un 1. Mektubu, 4:16)

Yüksek sesle şöyle diyordu: “Allah’tan korkun! O’nu yüceltin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi. Göğü, yeri, denizi, su pınarlarını yaratana kulluk edin!”(Vahiy, 14:7)

Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Allah’ı övüyorlar, “Böylesini hiç görmemiştik” diyorlardı.(Markos, 2:12)

… Allah’ı överek, “En yücelerde Allah’a yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!” dediler. (Luka, 2:13-14)

… Şimon onu kucağına aldı, Allah’ı överek şöyle dedi…  (Luka, 2:28)

Sıçrayıp ayağa kalktı, yürümeye başladı. Yürüyüp sıçrayarak, Allah’ı överek onlarla birlikte mescide girdi. Bütün halk, onun yürüyüp Allah’ı övdüğünü gördü. Onun… oturup para dilenen kişi olduğunu anlayınca ondaki değişiklik karşısında büyük bir hayret ve şaşkınlığa düştüler. (Elçilerin İşleri, 3:8-10)

Üstelik bu kardeş, Rab’bi yüceltmek ve yardıma hazır olduğumuzu göstermek için yürüttüğümüz bu hayırlı hizmette yol arkadaşımız olmak üzere kiliseler tarafından seçildi. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 8:9)

Onlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz Mesih Müjdesi’ne [Hz. İsa (as)’a vahyedilen Allah’ın emirlerine] uyarak kendileriyle ve herkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için Allah’ı yüceltiyorlar.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:13)

Halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların iyileştiğini, körlerin gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü görünce şaştı ve Allah’ı yüceltti. (Matta, 15:31)

Tam o saatte şiddetli bir deprem oldu, kentin onda biri yıkıldı. Depremde yedi bin kişi can verdi. Geriye kalanlar dehşete kapılıp… Allah’ı yücelttiler.(Vahiy, 11:13)

Kötü Sözden Sakınmak, Güzel Sözlü Olmak

Ağzınızdan hiç kötü söz çıkmasın. İşitenler yararlansın diye, ihtiyaca göre, başkalarının gelişmesine yarayacak olanı söyleyin. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:29)

Sözünüz tuzla terbiye edilmiş gibi her zaman lütufla dolu olsun. Böylece herkese nasıl karşılık vermek gerektiğini bileceksiniz. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 4: 6)

Herkes İsa’yı övüyor, ağzından çıkan lütufkar sözlere hayran kalıyordu… (Luka, 4:22)

Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Başkalarının duygularını paylaşın. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun. Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, tersine, kutluluk dileyerek karşılık verin. Çünkü kutlu kılınmayı miras almak için çağrıldınız. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:8-9)

… Yaşamdan zevk almak ve iyi günler görmek isteyen, dilini kötülükten, dudaklarını hileli sözlerden uzak tutsun. Kötülükten sakınsın ve iyilik etsin. Esenliği arayıp onun ardınca gitsin. Çünkü Rab’bin gözleri [inayeti] doğru kişilerin üzerindedir… Ama Rab kötülük yapanlara karşı durur. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:10-12)

Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira ya da uygunsuz söz çıkmasın. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:8)

Kendini dindar sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır… (Yakup’un Mektubu, 1:26)

Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse… yargılanacaktır [ahirette karşılığını alacaktır]… (Matta, 5:22)

[Ahirette] kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız. (Matta, 12:37)

… Allah tarafından Müjde’yi [Allah’ın vahyini] emanet almaya layık görüldüğümüz için, insanları değil, yüreklerimizi sınayan Allah’ı hoşnut edecek biçimde konuşuyoruz. (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:3-4)

Kardeşler… birbirinize karşı homurdanmayın. (Yakup’un Mektubu, 4:9)

… [Allah rızası için kullanılmayan] dil, öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür. Dilimizle Rab’bi… överiz. Yine dilimizle… yaratılmış olan insanlara söveriz. Övgü ve sövgü aynı ağızdan çıkar. Kardeşlerim, bu böyle olmamalı. Bir pınar aynı gözden tatlı ve acı su akıtır mı? Kardeşlerim, incir ağacı zeytin, ya da asma incir verebilir mi? Aynı şekilde, tuzlu su kaynağı tatlı su veremez. (Yakup’un Mektubu, 3:8-12)

Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:12)

Ama bu kişiler anlamadıkları herşeye sövüyorlar. Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor. (Yahuda’nın Mektubu, 1:10)

Bakın, gemiler de o kadar büyük olduğu ve güçlü rüzgarlar tarafından sürüklendiği halde, dümencinin gönlü nereye isterse, küçücük bir dümenle o yöne çevrilirler. Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür. Bakın, küçücük bir kıvılcım ne kadar büyük bir ormanı tutuşturabilir! Dil de [Allah rızasına uygun kullanılmadığında] bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir…  (Yakup’un Mektubu, 3:4-6)

… Eğer bir kimse sözleriyle hiç hata yapmazsa, bütün bedenini de dizginleyebilen kamil bir kişidir. Bize boyun eğmeleri için atların ağızlarına gem vurursak, onların bütün bedenlerini de yönlendirebiliriz. (Yakup’un Mektubu, 3:2-3)

Listra ve Konya’daki kardeşler ondan övgüyle söz ediyorlardı. (Elçilerin İşleri, 16:2)

İmanlılar, mektuptaki yüreklendirici sözleri okuyunca sevindiler. (Elçilerin İşleri, 15:31)

Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. (Matta, 7:17-18)

Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler. Onlar için çoktan beri verilmiş olan yargı gecikmez. Onları bekleyen yıkım da uyuklamaz.(Petrus’un 2. Mektubu, 2:3)

İsa, halkı yanına çağırıp onlara, “Dinleyin ve şunu belleyin” dedi. “Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır… ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep [kirli] yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten bunlardır…” (Matta, 15:10-20)

… Ağız yürekten taşanı söyler. (Matta, 12:34)

Tartışmacı Üsluptan Sakınmak

Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab’be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. Saçma, cahilce tartışmalara girmeyi reddet. Bunların kavga doğurduğunu bilirsin. Rab’bin kulu kavgacı olmamalı. Tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır. Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Allah belki onlara bir tövbe yolu açar.(Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:22-25)

Akılsız tartışmalardan, soyağacı didişmelerinden, Kutsal Yasa’yla [Allah’ın emirleriyle] ilgili çekişme ve kavgalardan sakın. Bunlar [çekişme ve tartışma] yararsız ve boş şeylerdir. Birinci ve ikinci uyarıdan sonra bölücü kişiyle ilişkini kes. Böyle birinin sapmış olduğundan ve günah işlediğinden emin olabilirsin… (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 3:9-11)

Kendimizi… çekişmeye ve kıskançlığa kaptırmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 13:13)

… İsa, “Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?” dedi. “Hâlâ akıl erdiremiyor, anlamıyor musunuz? Zihniniz köreldi mi? Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz, beş ekmeği beş bin kişiye bölüştürdüğümde kaç sepet dolusu yemek fazlası topladınız?” “On iki” dediler. (Markos, 8:17-19; Matta, 16:8-11)

… İsa onlara, “Yolda neyi tartışıyordunuz?” diye sordu. Hiç birinden ses çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı.İsa oturup Onikiler’i yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: “Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkarı olsun.” (Markos, 9:33-35)

… Bazı kişilerin farklı öğretiler yaymamasını, masallarla ve sonu gelmeyen soyağaçlarıyla uğraşmamasını öğütle. Bu şeyler, imana dayanan Allah’ın hoşnut olduğu düzene hizmet etmekten çok, tartışmalara yol açar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:3-4)

Eğer biri farklı öğretiler yayar, doğru sözleri… İsa Mesih’in sözlerini ve Allah yoluna dayanan öğretiyi onaylamazsa, kendini beğenmiş, bilgisiz bir kişidir.Böyle biri tartışmaları ve kelime kavgalarını hastalık derecesinde sever. Bu şeyler kıskançlığa, çekişmeye, iftiraya, kötü kuşkulara, düşünceleri yozlaşmış ve gerçeği yitirmiş kişilerin durmadan sürtüşmesine yol açar. Onlar Allah yolunu kazanç yolu sanıyorlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:3-5)

Çünkü hâlâ benliğe [nefse] uyuyorsunuz. Aranızda kıskançlık ve çekişme olması, benliğe [nefsinize] uyduğunuzu, öbür insanlar gibi yaşadığınızı göstermiyor mu?… Önemli olan, eken ya da sulayan değil, ekileni büyüten Allah’tır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 3:3, 7)

Herşeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapkın kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Allah’ın lekesiz kulları olasınız… (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:14-16)

Buna göre, erkeklerin öfkelenip çekişmeden, her yerde pak eller yükselterek dua etmelerini isterim. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 2:8)

Aranızdaki kavgaların, çekişmelerin kaynağı nedir? Bedeninizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? (Yakup’un Mektubu, 4:1)

Bir şey arzu ediyor, elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, isteğinize erişemeyince çekişip kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah’tan dilemiyorsunuz. (Yakup’un Mektubu, 4:2)

Boş Söz Söylemekten Kaçınmak

Size şunu söyleyeyim, insanlar söyledikleri her boş söz için yargı günü hesap verecekler. (Matta, 12:36)

Bayağı, boş sözlerden sakın. Çünkü bunlara dalanlar Allah’sızlıkta daha da ileri gidecekler. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:16)

… Aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar, bayağı şakalar da olmasın. Bunlar size yakışmaz. Bunun yerine şükredin… Hiç kimse sizi boş sözlerle aldatmasın. Bu şeylerden ötürü Allah’ın gazabı söz dinlemeyenlerin üzerine gelir. Onun için böyleleriyle oturup kalkmayın. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 5:3-7)

Çünkü yanlış yolda yürüyenlerden henüz kurtulanları, boş ve kurumlu sözler söyleyerek benliğin [nefsin] tutkularıyla, sefahatle ayartırlar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:18)

Ey Timoteos, sana emanet edileni koru. Bayağı ve boş sözlerden, yalan yere “bilgi” denen düşüncelerin çelişkilerinden sakın. Bu sözde bilgiye sahip olma iddiasında bulunan bazıları imandan saptılar. Allah’ın lütfu sizlerle birlikte olsun. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:20-21)

Dikkatli olun! … İnsanların geleneğine, dünyanın temel ilkelerine dayanan [dinsiz] felsefeyle, boş ve aldatıcı sözlerle kimse sizi tutsak etmesin. (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 2:8)

Doğru Söz Söylemek

İyi olanı yaparak her konuda onlara örnek ol. Öğretişinde dürüst ve ağırbaşlı ol, kimsenin kınayamayacağı doğru sözler söyle. Öyle ki bize karşı gelen, hakkımızda söyleyecek kötü bir söz bulamayıp utansın. (Pavlus’tan Titus’a Mektup, 2:7-8)

Ama şimdi öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın. Ağzınızdan hiçbir iftira ya da uygunsuz söz çıkmasın.  (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 3:8)

Benden işitmiş olduğun doğru sözleri örnek alarak imanla ve [Allah rızası için] Mesih İsa’da olan sevgiyle bunlara bağlı kal. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 1:13)

Eğer biri farklı öğretiler yayar, doğru sözleri… İsa Mesih’in sözlerini ve Allah yoluna dayanan öğretiyi onaylamazsa, kendini beğenmiş, bilgisiz bir kişidir. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:3-4)

O [Hz. İsa (as)] günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:22)

Ağızlarından hiç yalan çıkmamıştır… (Vahiy, 14:5)

Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep [kirli] yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten bunlardır…(Matta, 15:19-20; Markos, 7:21-23)

Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:1)

Allah’ın Emirlerini ve Hak Dini Tebliğ Etmek

Kardeşlerin çoğu da zincire vuruluşumdan ötürü Rab’be güvenerek Allah’ın sözünü korkusuzca söylemekte daha da cesur davranıyorlar. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 1:14)

Gittiğiniz her yerde Allah’ın Egemenliği’nin [ahiret hayatının] yaklaştığını duyurun… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin. (Matta, 10:7-8)

Konuşan, Allah’ın sözlerini [Allah’tan gelen vahyi] iletir gibi konuşsun. Başkalarına hizmet eden, Allah’ın verdiği güçle hizmet etsin… (Petrus’un 1. Mektubu, 4:11)

[Hz. İsa (as):] “Adil Allah, dünya Seni tanımıyor, ama ben Seni tanıyorum… Senin adını onlara bildirdim ve bildirmeye devam edeceğim.” (Yuhanna, 17:25-26)

Orada bulunan hastaları iyileştirin ve kendilerine, ‘Allah’ın Egemenliği [ahiret hayatı] size yaklaştı’ deyin. (Luka, 10:9)

Aynı zamanda bizim için de dua edin ki Allah, sözünü yaymamız ve uğruna hapsedildiğim Mesih sırrını [Hz. İsa (as)’a inen vahyi] açıklamamız için bize bir kapı açsın.  (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 4:3)

Yeruşalim’den başlayıp İllirikum bölgesine kadar dolaşarak Mesih’in Müjdesi’ni [Allah’ın Hz. İsa (as)’a vahyini] eksiksiz duyurdum. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:18-19)

Şimdi kardeşlerim, yanınıza gelip dillerle konuşsam, ama size bir vahiy, bir bilgi, bir peygamberlik sözü ya da bir öğreti getirmesem, size ne yararım olur? Kaval ya da lir gibi ses veren cansız nesneler bile değişik sesler çıkarmasa, kaval mı, lir mi çalındığını kim anlar? Borazan belirgin bir ses çıkarmasa, kim savaşa hazırlanır?Bunun gibi, siz de anlaşılır bir dil konuşmazsanız, söyledikleriniz nasıl anlaşılır?…  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:6-9)

… Allah’ın sözünü duyur. Zaman uygun olsun olmasın, bu görevi sürdür. İnsanları tam bir sabırla eğiterek ikna et, uyar, isteklendir. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye dayanamayacaklar. Kulaklarını okşayan sözler dinleyebilmek için çevrelerine, kendi arzularına uygun öğretmenler toplayacaklar. Kulaklarını gerçeğin sesine tıkayacak, dönüp efsanelere dalacaklar. Ama sen her durumda ayık ol, sıkıntıya göğüs ger, müjdeci olarak çalış, görevini tamamla. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 4:1-5)

Allah’ın sözünü [Allah’tan gelen vahyi] size iletmiş olan önderlerinizi anımsayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak onların imanını örnek alın.(İbranilere Mektup, 13:7)

Ağzınızdan hiç kötü söz çıkmasın. İşitenler yararlansın diye, ihtiyaca göre, başkalarının gelişmesine yarayacak olanı söyleyin.  (Pavlus’tan Efeslilere 2. Mektup, 4:29)

Öyleyse ne diyelim, kardeşler? Toplandığınızda her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu… bilmediği dilde söyleyecek bir sözü ya da bir çevirisi vardır. Herşey topluluğun gelişmesi için olsun.  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:26)

Yaşlı adama çıkışma, böylesine babanmış gibi öğüt ver. Genç erkeklere kardeşlerinmiş gibi, yaşlı kadınlara annenmiş gibi, genç kadınlara da tam bir yürek temizliğiyle kızkardeşlerinmiş gibi öğüt ver. Gerçekten kimsesiz olan dul kadınlara saygı göster. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 5:1-3)

İmanda, söz söylemekte [Allah’ın dinini tebliğde], bilgide, her tür gayrette, bize beslediğiniz sevgide, herşeyde üstün olduğunuz gibi, bu hayırlı işte de üstün olmaya bakın. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 8:7)

Dedikodudan Kaçınmak

Çünkü geldiğimde sizi istediğim durumda bulamayacağımdan korkuyorum. Sizler de beni istediğiniz durumda bulamayabilirsiniz. Aranızda çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, iftira, dedikodu, böbürlenme, kargaşa olmasından korkuyorum. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:20)

İncil’de Kuran’a uygun ibadetler

Oruç Tutmak

Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler… Sizoruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Allah’a oruçlu görünesiniz [sadece gizlide olanı bilen Allah’ın rızasını gözetin]. Gizlilik içinde yapılanı gören Allah sizi ödüllendirecektir.” (Matta, 6:16-18)

… [Anna adındaki kadın] mescitten ayrılmaz, oruç tutup dua ederek gece gündüz Allah’a ibadet ederdi. (Luka, 2:36-37)

… İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. (Matta, 4:1-2)

Yahya geldiği zaman oruç tutup içkiden kaçındı… (Matta, 11:18; Luka, 7:33)

Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: ‘Allah’ım öbür insanlara –soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere– ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için Sana şükrederim. Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.’ (Luka, 18:11-12)

Bunlar Rab’be ibadet edip oruç tutarlarken… Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba’yla Saul’un üzerine ellerini koyup onları yolcu ettiler.(Elçilerin İşleri, 13:2-3)

… Dua ve oruçla onları, inandıkları Rab’be emanet ettiler. (Elçilerin İşleri, 14:23)

… Oruç günü bile geçmişti. (Elçilerin İşleri, 27:9)

Zekat-Sadaka İbadeti

Ben de… [Allah rızası için] malımı da kendimi de seve seve harcayacağım… (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:15)

… Siz bardağın ve tabağın dışını temizlersiniz, ama içiniz açgözlülük ve kötülükle doludur. Ey akılsızlar! Dışı yapanla içi yapan aynı değil mi? Siz kaplarınızın içindekini sadaka olarak verin, o zaman sizin için herşey temiz olur.  (Luka, 11:39-41)

Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa… Allah’tan ödül alamazsınız. Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Allah’ınız sizi ödüllendirecektir. (Matta, 6:1-4)

Gittiğiniz her yerde Allah’ın Egemenliği’nin [cennet vaadinin] yaklaştığını duyurun. Hastaları iyileştirin… cüzzamlıları temiz kılın… Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin. Kuşağınıza altın, gümüş, ya da bakır para koymayın.  (Matta, 10:7-9)

… Allah’ın büyük lütfu hepsinin [iman edenler] üzerindeydi. Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. (Elçilerin İşleri, 4:33-35)

Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Allah’ınız, bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz O’nun Egemenliğinin ardından gidin [Allah’ın rızasını arayın], o zaman size bunlar da verilecektir. Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Allah’ınız, egemenliği size vermeyi uygun gördü. Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize eskimeyen keseler, göklerde [ahirette] tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır. (Luka, 12:30-34)

[Hz. İsa (as):] “Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: … Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin. Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın… Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkarlar bile böyle yapar. Geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkarlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkarlara ödünç verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak…” (Luka, 6:27-35)

Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte [ahiret için] hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak. (Matta, 6:19-21)

Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın.(Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:8)

Yahya onlara, “İki mintanı olan birini mintanı olmayana versin; yiyeceği olan yiyeceği olmayanla paylaşsın” yanıtını verdi. (Luka, 3:11)

İhtiyaç içinde olan kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yardım edin. Konuksever olmaya bakın. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:13)

İsa kendisini yemeğe çağırmış olana da şöyle dedi: “Bir öğlen ya da akşam yemeği verdiğin zaman dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını ve zengin komşularını çağırma. Yoksa onlar da seni çağırarak karşılık verirler. Ama ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana… [insanlar] dirildiği zaman [ahirette] verilecektir. (Luka, 14:12-14)

Zakkay ayağa kalkıp… şöyle dedi: “… İşte malımın yarısını yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim.” İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da İbrahim’in oğludur.” (Luka, 19:8-9)

İsa mescidin para kutusu karşısında oturup topluluğun kutuya para atışını gözledi. Birçok varlıklı kişi bol para attı. Bu arada yoksul bir dul kadın yaklaşıp bir metelik değerinde iki bakır kuruş attı. İsa öğrencilerini yanına çağırarak, “Doğrusu size derim ki” dedi, “Bu yoksul dul kutuya para atanların tümünden daha çok para attı. Çünkü ötekilerin tümü varlıklarının bolluğundan bıraktılar. Ama bu kadın yoksulluğundan –nesi varsa onu, tüm geçim olanağını- bıraktı.” (Markos, 12:41-44; Luka, 21:1-4)

İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp ona, “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama [cennete] kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. İsa, “… O’nun [Allah’ın] buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'” Adam, “Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi. Ona sevgiyle bakan İsa, “Bir eksiğin var” dedi. “Git neyin varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece gökte [ahirette] hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Bu sözler üzerine adamın yüzü asıldı, üzüntü içinde oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı. İsa çevresine göz gezdirdikten sonra öğrencilerine, “Varlıklı kişilerin [infak etmedikleri sürece] Allah Egemenliği’ne [cennete] girmesi ne güç olacak!” dedi. Öğrenciler onun sözlerine şaştılar… Birbirlerine, “Öyleyse kim kurtulabilir?” diyorlardı… Petrus ona [Hz. İsa (as)’a], “Bak, biz herşeyi bırakıp senin ardından geldik” demeye başladı. “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “[Allah rızası için] benim ve Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama [cennete] kavuşmayacak hiç kimse yoktur. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” (Markos, 10:17-31; Matta, 19:16-30; Luka, 18:18-30)

Hananya adında bir adam, karısı Safira’nın onayıyla bir mülk sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin buyruğuna verdi. Karısının da olup bitenlerden haberi vardı. Petrus ona, “Hananya, nasıl oldu da şeytana uydun… yalan söyleyip mülkün parasının bir kısmını kendine sakladın?” dedi. “Mülk satılmadan önce sana ait değil miydi? Sen onu sattıktan sonra da parayı dilediğin gibi kullanamaz mıydın? Neden yüreğinde böyle bir düzen kurdun? Sen insanlara değil, Allah’a yalan söylemiş oldun.” (Elçilerin İşleri, 5:1-4)

Kutsallara yapılacak para yardımına gelince: Galatya kiliselerine ne buyurduysam, siz de öyle yapın. Haftanın ilk günü herkes kazancına göre bir miktar para ayırıp biriktirsin. Öyle ki, yanınıza geldiğimde para toplamaya gerek kalmasın. Oraya vardığımda, bağışlarınızı götürmek üzere uygun gördüğünüz kişileri tanıtıcı mektuplarla Yeruşalim’e göndereceğim… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 16:1-4)

Onlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz Mesih Müjdesi’ne [Allah’ın Hz. İsa (as)’a vahyine] uyarak kendileriyle veherkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için Allah’ı yüceltiyorlar.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:13)

İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, herşeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı. Her gün mescitte toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Allah’ı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları [hidayete erenleri] topluluğa katıyordu. (Elçilerin İşleri, 2:44-47)

Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: “Allah’ım, öbür insanlara –soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere– ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için sana şükrederim. Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.” (Luka, 18:11-12)

Bu Melkisedek, Şalem Kralı ve Yüce Allah’ın din adamıydı. Kralları bozguna uğratmaktan dönen İbrahim’i karşılamış ve onu kutsamıştı. İbrahim de ona herşeyin ondalığını verdi…  (İbranilere Mektup, 7:1-2)

Siz de bilirsiniz, ey Filipililer, Müjde [Allah’ın emirleri] yayılmaya başladığında, Makedonya’dan ayrılışımdan sonra sizden başka hiçbir topluluk karşılıklı yardımlaşma konusunda benimle işbirliği yapmadı. Ben Selanik’teyken de, ihtiyacım olduğunda birkaç kez bana yardımda bulundunuz. Armağan peşinde değilim, ama ruhsal kazancın hesabınızda birikmesini [ahiretteki ecrinizin karşılığının çoğalmasını] istiyorum. Benim herşeyim var, bolluk içindeyim. Epafroditus’un eliyle gönderdiğiniz armağanları alınca bir eksiğim kalmadı. Bunlar güzel kokulu sunular, Allah’ın beğenisini kazanan, O’nu hoşnut eden kurbanlardır. Allah’ım da her ihtiyacınızı Kendi zenginliğiyle… görkemli bir biçimde karşılayacaktır. Allah’a sonsuzlara dek yücelik olsun! Amin. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 4:15-20)

Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Allah’tan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Allah’a sürekli dua ederdi. Bir gün saat üç sularında, bir görümde Allah’ın bir meleğinin kendisine geldiğini açıkça gördü. Melek ona, “Kornelius” diye seslendi. Kornelius korku içinde gözlerini ona dikti, “Ne var, efendim?” dedi. Melek ona şöyle dedi:”Duaların ve sadakaların anılmak üzere Allah Katına ulaştı.” (Elçilerin İşleri, 10:2-4)

Ama şimdi kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] bir hizmet için Yeruşalim’e gidiyorum. Çünkü Makedonya ve Ahaya’da bulunanlar, Yeruşalim’deki kutsallar arasında yoksul olanlar için yardım toplamayı uygun gördüler. Evet, uygun gördüler. Gerçekte onlara yardım borçlular. Uluslar, onların ruhsal bereketlerine [manevi zenginliklerine] ortak olduklarına göre, maddesel bereketlerle onlara hizmet etmeye borçlular. Bu işi bitirip sağlanan yardımı onlara ulaştırdıktan sonra size uğrayacağım, sonra da İspanya’ya gideceğim. Yanınıza geldiğimde, [Allah’ın dilemesiyle] Mesih’in bereketinin doluluğuyla geleceğimi biliyorum. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:25-29)

Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer. Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; isteksizce ya da zorlanmış gibi değil. Çünkü Allah sevinçle vereni sever. Her zaman, her yönden, herşeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, Allah her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 9:6-8)

İncilde Namaz

Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun” dedi… Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı…(Matta, 26:36-39)

İsa öğrencilerine, “Ben dua ederken siz burada oturun” dedi… Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı…  (Markos, 14:32-35)

[İnananlar topluluğu]… yüzüstü yere kapanıp Allah’a ibadet edecektir.  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 14:25)

… Yirmi dört ihtiyar yüzüstü yere kapandı. Allah’a ibadet ederek şöyle dediler: “Herşeye gücü yeten, var olan, var olmuş olan Rab Allah! Sana şükrediyoruz…” (Vahiy, 11:16-17)

… Yüzüstü yere kapanıp Allah’a ibadet ederek şöyle diyorlardı: “Amin! Övgü, yücelik, bilgelik, şükran, saygı, güç, kudret, sonsuzlara dek Allah’ımızın olsun! Amin!” (Vahiy, 7:11)

Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: “Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere mescide çıktı. Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: ‘Allah’ım, öbür insanlara –soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere– ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için Sana şükrederim.'” (Luka, 18:9-11)

Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikayetiniz varsa onu bağışlayın ki, Allah da sizin suçlarınızı bağışlasın. (Markos, 11:25-26)

İsa dışarı çıktı, her zamanki gibi Zeytin Dağı’na gitti. Öğrenciler de onun ardından gittiler. Oraya varınca İsa onlara, “Dua edin ki yoldan sapmayasınız” dedi. Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı vediz çökerek şöyle dua etti: “Allah’ım, Senin isteğine uygunsa, bu kaseyi benden uzaklaştır. Yine de benim değil, Senin istediğin olsun.” (Luka, 22:39-42)

Petrus, herkesi dışarı çıkarttı, diz çöküp dua etti… (Elçilerin İşleri, 9:40)

Pavlus bu sözleri söyledikten sonra diz çöküp onlarla birlikte dua etti. (Elçilerin İşleri, 20:36)

Günümüz dolunca kentten ayrılıp yolumuza devam ettik. İmanlıların hepsi, eşleri ve çocuklarıyla birlikte bizi kentin dışına kadar geçirdiler. Deniz kıyısındadiz çöküp dua ettik. (Elçilerin İşleri, 21:5)

Bunun için… Allah’ın huzurunda diz çökerim. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 3:14-15)

Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!”… (Elçilerin İşleri, 7:60)

Yazılmış olduğu gibi: “Rab şöyle diyor: ‘Varlığım hakkı için her diz önümde çökecek, her dil Allah olduğumu açıkça söyleyecek.'” (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 14:11)

… Gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün…  (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:10)

İncil’de İbadet Vakitleri

Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı. (Markos, 1:35)

Halkı gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı. Akşam olurken orada yalnızdı. (Matta, 14:23)

O günlerde İsa, dua etmek için dağa çıktı ve bütün geceyi Allah’a dua ederek geçirdi. (Luka, 6:12)

Bir gün Petrus’la Yuhanna, saat üçte, dua vaktinde mescite çıkıyorlardı. (Elçilerin İşleri, 3:1)

Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. (Elçilerin İşleri, 10:9)

Kornelius, “Üç gün önce bu sıralarda, saat üçte evimde dua ediyordum” dedi. “Birdenbire, parlak giysili bir adam önüme çıkıverdi. ‘Kornelius’ dedi, ‘Allah senin duanı işitti [kabul etti], verdiğin sadakaları andı [kabul etti].” (Elçilerin İşleri, 10:30-31)

Hz. İsa (as) ‘ın beşeri özellikleri ve Allah’ın kulu olması

Hz. İsa (as) Bir İnsandır

…. O [Hz. İsa] İnsanoğlu’dur. Buna şaşmayın. Mezarda olanların hepsinin O’nun [Allah’ın] sesini işitecekleri saat geliyor. Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik yapmış olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler. (Yuhanna, 5:27-29)

Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Allah’ın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir. (Elçilerin İşleri, 2:22)

Hz. İsa (as) ‘ın Doğumu, Soyu, Yakınları

Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın… (Matta, 1:21)

Eve girip çocuğu annesi Meryem’le birlikte görünce yere kapanarak O’na [Allah’a] tapındılar… (Matta, 2:11)

Onlar oradayken, Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu. (Luka, 2:6-7)

Daha sonra İsa’nın annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda durdular, haber gönderip onu çağırdılar. (Markos, 3:31)

Önden giden ve arkadan gelen kalabalıklar şöyle bağırıyorlardı: “Davut oğluna hozana (şimdi kurtar)! Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun, en yücelerde hozana!” İsa Kudüs’e girdiği zaman bütün kent, “Bu kimdir?” diyerek çalkalandı. Kalabalıklar, “Bu, Celile’nin Nasıra kentinden İsa Peygamber” diyordu.(Matta, 21:9-11)

Meryem’in oğlu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun’un kardeşi olan marangoz değil mi bu? Kızkardeşleri burada, aramızda yaşamıyor mu?…(Markos, 6:3)

İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih’in soyuyla ilgili kayıt şöyledir… (Matta, 1:1-2)

Hz. İsa (as) ‘ın Çocukluğu, Bilgi ve Bedence Gelişimi

Şimon onları kutsayıp çocuğun annesi Meryem’e şöyle dedi: “Bu çocuk, İsrail’de birçok kişinin düşmesine ya da yükselmesine yol açmak… [ve] bir belirti olmak üzere belirlenmiştir.” (Luka, 2:34)

Çocuk [Hz. İsa (as) ] büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu. Allah’ın lütfu onun üzerindeydi. (Luka, 2:40)

İsa bilgelikte ve boyda gelişiyor, Allah’ın ve insanların beğenisini kazanıyordu. (Luka, 2:52)

Bayramdan sonra eve dönerlerken küçük İsa Yeruşalim’de kaldı…. Sonra onu akrabalar ve dostlar arasında aramaya başladılar. Bulamayınca onu araya araya Yeruşalim’e döndüler. Üç gün sonra onu mescitte buldular. Din öğretmenleri arasında oturmuş, onları dinliyor, sorular soruyordu. Onu dinleyen herkes, zekasına ve verdiği yanıtlara hayran kalıyordu. (Luka, 2:43-47)

Hz. İsa (as) ‘ın Acıkması ve Yemek Yemesi

Sevinçten hâlâ inanamayan, şaşkınlık içindeki öğrencilerine, “Sizde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler. İsa onu alıp gözlerinin önünde yedi. (Luka, 24:41-43)

Daha sonra İsa, Levi’nin evinde yemek yerken… (Markos, 2:15)

Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. (Matta, 26:20-21)

İsa… sonra acıktı. (Matta, 4:2)

… Şeria Irmağı’ndan dönen İsa… o günlerde hiçbir şey yemedi. Dolayısıyla bu süre sonunda acıktı.  (Luka, 4:1-2)

… İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Saat on iki sularıydı. Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, “Bana su ver, içeyim” dedi. (Yuhanna, 4:6-7)

O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır.” (Matta, 26:23)

Sonra İsa, Levi’nin evinde yemek yerken, birçok vergi görevlisiyle günahkar onunla ve öğrencileriyle birlikte sofraya oturmuştu. Onu izleyen böyle birçok kişi vardı. (Markos, 2:15)

Ferisilerden biri İsa’yı yemeğe çağırdı. O da Ferisi’nin evine gidip sofraya oturdu. (Luka, 7:36)

İsa Beytanya’da cüzzamlı Simun’un evinde sofrada otururken yanına bir kadın geldi… (Markos, 14:3)

Sofraya oturmuş yemek yerlerken İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Sizden biri, benimle yemek yiyen biri bana ihanet edecek.” (Markos, 14:18)

İsa onlara, “Onikilerden biridir, ekmeğini benimle birlikte sahana batırandır” dedi. (Markos, 14:20)

Sonra Levi, evinde İsa’nın onuruna büyük bir şölen verdi. Vergi görevlileriyle başka kişilerden oluşan büyük bir kalabalık onlarla birlikte yemeğe oturmuştu. (Luka, 5:29)

Mayasız Ekmek bayramının ilk günü öğrenciler İsa’nın yanına gelerek, “Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” diye sordular.(Matta, 26:17)

İsa bundan sonra eve gitti. Yine öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, İsa’yla öğrencileri yemek bile yiyemediler.  (Markos, 3:20)

İsa onlara, “Gelin, tek başımıza tenha bir yere gidelim de biraz dinlenin” dedi. Gelen giden öyle çoktu ki, yemek yemeye bile vakit bulamıyorlardı.(Markos, 6:31)

Hz. İsa (as) ‘ın Yorulup Dinlenmesi, Uyuması

… İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu… (Yuhanna, 4:6)

İsa, kayığın uç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu… (Markos, 4:38)

Hz. İsa (as) ‘ın Diğer İnsani Vasıflarına Bir Örnek

İsa, kalabalığın arasında sıkışıp kalmamak için öğrencilerine bir kayık hazır bulundurmalarını söyledi. (Markos, 3:9)

Hz. İsa (as) Allah’ın Kuludur

Allah, sizleri kötü yollarınızdan döndürüp kutsamak için kulunu [Hz. İsa (as) ‘ı] ortaya çıkarıp önce size gönderdi. (Elçilerin İşleri, 3:26)

İsa ona şöyle karşılık verdi: “… Allah’ın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin‘ diye yazılmıştır.” (Matta, 4:10)

İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Allah’ımız Rab tek Rab’dir. Allah’ın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.'” (Markos, 12:29-30)

Din bilgini İsa’ya, “İyi söyledin, öğretmenim” dedi. “‘Allah tektir ve O’ndan başkası yoktur’ demekle doğruyu söyledin… İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, “Sen Allah’ın Egemenliğinden uzak değilsin” dedi… (Markos, 12:32-34)

İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Allah’ın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” (Luka, 4:8)

Hz. İsa (as) Allah’ın Gönderdiği Bir Peygamberdir

[Hz. İsa (as) :] “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni Gönderenin [Allah’ın] istediğini yapmaktır.”  (Yuhanna, 5:30)

Beni Gönderen [Allah]… benim için şahittir. (Yuhanna, 5:37)

… Beni Senin gönderdiğine iman ettiler. (Yuhanna, 17:8)

[Hz. İsa (as) :] “… Ben kendiliğimden gelmedim. Ama beni Gönderen gerçektir. Ne var ki, O’nu [Allah’ı] tanımıyorsunuz. Oysa ben O’nu [Allah’ı] tanıyorum. Çünkü O’ndanım ve beni O gönderdi.”  (Yuhanna, 7:28-29)

İsa, “Allah tarafından onaylanan iş, O’nun [Allah’ın] gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye karşılık verdi. (Yuhanna, 6:29)
Allah’ın gönderdiği kişi Allah’ın sözlerini konuşur… (Yuhanna, 3:34)

Halk, İsa’nın yaptığı mucizeyi görünce, “Gerçekten dünyaya gelecek olan Peygamber budur” dedi. (Yuhanna, 6:14)

… Kalabalıklar, “Bu, Celile’nin Nasıra kentinden İsa Peygamber” diyordu. (Matta, 21:11)

… “O adam, Allah’ın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir Peygamberdi.” (Luka, 24:19)

İsa, “Başka yere gidelim” dedi, “Yakın kasabalara. Oralarda da sözü yaymam gerek. Çünkü bunun için geldim.” (Markos, 1:38)

… Onu [Hz. İsa (as) ‘ı] reddettiler. Ama İsa onlara şöyle dedi: “Bir Peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez.” (Matta, 13:57)

Onu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, onu [Hz. İsa (as) ‘ı] Peygamber sayıyordu.  (Matta, 21:46)

İsa da onlara, “Bir Peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez” dedi. (Markos, 6:4)

… Çünkü beni Göndereni [Allah’ı] tanımıyorlar. [Allah’ı tenzih ederiz.] (Yuhanna, 15:21)

Allah, sizleri kötü yollarınızdan döndürüp kutsamak için kulunu [Hz. İsa (as) ‘ı] ortaya çıkarıp önce size gönderdi. (Elçilerin İşleri, 3:26)
… İsa, “Benim, sizin bilmediğiniz bir yiyeceğim var” dedi. Öğrenciler birbirlerine, “Acaba biri ona yiyecek mi getirdi?” diye sordular. İsa, “Benim yemeğim, beni Gönderenin [Allah’ın] isteğini yerine getirmek ve O’nun işini tamamlamaktır” dedi. (Yuhanna, 4:31-34)

Herkesi bir korku almıştı. “Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı!“… diyerek Allah’ı yüceltmeye başladılar. İsa’yla ilgili bu haber bütün Yahudiye’ye ve çevre bölgelere yayıldı. (Luka, 7:16-17)

Hz. İsa (as) ‘ın Allah’ın Verdiği Buyrukları Yerine Getirmesi

… Allah’ın bana verdiği buyruk uyarınca iş görüyorum… (Yuhanna, 14:31)

… Size önemle belirtirim ki, elçi kendiliğinden hiçbir şey yapamaz…  (Yuhanna, 5:19)

… Ben her zaman O’nun [Allah’ın] beğendiği işleri yapıyorum. (Yuhanna, 8:29)

[Hz. İsa (as) :] “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam… Amacım kendi istediğimi değil, beni Gönderenin [Allah’ın] istediğini yapmaktır.” (Yuhanna, 5:30)

[Hz. İsa (as) :] “… kendi isteğimi değil, beni Gönderenin [Allah’ın] isteğini yerine getirmek için geldim.” (Yuhanna, 6:38)

Hz. İsa (as) ‘ı Konuşturan Allah’tır

… Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum…  (Yuhanna, 14:10)

… Benim öğretişim kendimden değil, beni Gönderenden [Allah’tan] esinleniyor.  (Yuhanna, 7:16)

Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Ne diyeceğimi, ne konuşacağımı beni gönderen Allah buyurdu. O’nun buyruğunun ise sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için konuştuğum her sözü Allah’ın bana bildirdiği gibi söylüyorum. (Yuhanna, 12:49-50)

Beni sevmeyen, sözlerimi tutmaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni gönderen Allah’ındır. (Yuhanna, 14:24)

… Ama beni Gönderen [Allah] gerçektir ve ben O’ndan [Allah’tan] duyduklarımı dünyaya bildiriyorum. (Yuhanna, 8:26)

Allah’ın gönderdiği kişi Allah’ın sözlerini konuşur… (Yuhanna, 3:34)

Hz. İsa (as) ‘a Herşeyi Veren Allah’tır

… İsa, Rab’bin gücü sayesinde hastaları iyileştiriyordu.  (Luka, 5:17)

Herşey bana Rabbim tarafından verildi… (Matta, 11:27)

İsa Allah’ın herşeyi kendi ellerine verdiğini ve Allah’tan gelmiş olup yine Allah’a gittiğini biliyordu. (Yuhanna, 13:3)

Onları bana veren Rabbim her varlıktan üstündür… (Yuhanna, 10:29)

Kendisine Rabbimden olanak sağlanmadıkça, kimse bana gelemez…  (Yuhanna, 6:65)

… Şaşırdılar. “Bu adam hiç öğrenim görmediği halde, nasıl bu kadar bilgili olabilir?” dediler. İsa onlara, “Benim öğretim benim değil, beni Gönderenindir [Allah’ındır]” diye karşılık verdi. “Eğer bir kimse Allah’ın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Allah’tan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir. Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini Göndereni [Allah’ı] yüceltmek isteyen doğrudur…” (Yuhanna, 7:15-18)

Hz. İsa (as) ‘ın Allah’a İbadet ve Dua Etmesi

Biraz ileriye giderek yüzüstü yere kapandı, duaya koyuldu… (Matta, 26:39)

Halkı salıverdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı… (Matta, 14:23)

Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti,orada dua etmeye başladı.  (Markos, 1:35)

Onları uğurladıktan sonra, dua etmek için dağa çıktı. (Markos, 6:46)

İsa öğrencilerine, “Ben dua ederken siz burada oturun” dedi. (Markos, 14:32)

O günlerde İsa, dua etmek için dağa çıktı ve bütün geceyi Allah’a dua ederek geçirdi. (Luka, 6:12)

Bir gün İsa tek başına dua ediyordu, öğrencileri de yanındaydı… (Luka, 9:18)

İsa bir yerde dua ediyordu… (Luka, 11:1)

… Ben, imanını yitirmeyesin diye senin için [Allah’a] dua ettim… (Luka, 22:32)

Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun” dedi. (Matta, 26:36)

Mesih, yeryüzünde olduğu günlerde kendisini ölümden kurtaracak güçte olan Allah’a büyük feryat ve gözyaşlarıyla dua etti, yakardı ve Allah korkusu nedeniyle işitildi. (İbranilere Mektup, 5:7)

İsa, “Onları buraya, bana getirin” dedi. Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı aldı… şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar. (Matta, 14:18-19)

Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükretti ve ekmeği bölüp onlara verdi. (Luka, 24:30)

Hz. İsa (as) ‘ın İmtihan Olması

[Hz. İsa (as) :] “Denendiğim zamanlar benimle birlikte sabretmiş olanlar sizlersiniz.” (Luka, 22:28)

Sonra şeytan İsa’yı yükseklere çıkararak bir anda ona dünyanın bütün ülkelerini gösterdi. Ona, “Bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim” dedi. “Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm. Bana taparsan, hepsi senin olacak.” İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Allah’ın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” (Luka, 4:5-8)

Bundan sonra İsa, şeytan tarafından denenmek üzere… çöle götürüldü. (Matta, 4:1)

… Şeria Irmağı’ndan dönen İsa… kırk gün şeytan tarafından denendi.  (Luka, 4 :1)

İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca şeytan tarafından denendi…  (Markos, 1:13)

Şeytan, İsa’yı her bakımdan denedikten sonra… (Luka, 4:13)

İncil’de imtihanın sırrı ve iman edenlerin karşılaştıkları imtihanlar

İman Edenlerin Allah Yolunda Canlarıyla ve Mallarıyla Mücadele Etmeleri

“Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “[Allah rızası için] benim ve Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” (Markos, 10:29-31)

Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını [Allah rızası için] benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır. İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir? (Matta, 16:25-26)

[Hz. İsa (as) :] “[Allah rızası için] benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” (Matta, 19:29-30)

[Hz. İsa (as) ] Öğrencileriyle birlikte halkı da yanına çağırıp şöyle konuştu: “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkar etsin [dünyadan geçsin]... Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını [Allah rızası için] benim ve Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır. İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir? (Markos, 8:34-37; Luka, 9:23-25)

Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. (Elçilerin İşleri, 4:34-35)

[Hz. İsa (as) :] “Canını kurtaran onu yitirecek. Canını [Allah rızası için] benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.” (Matta, 10:39; Luka, 17:33)

Bu nedenle, Rab’bin uğruna tutuklu olan ben, aldığınız çağrıya yaraşır biçimde yaşamanızı rica ederim. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 4:1)

Canını seven onu yitirir. Ama bu dünyada canını gözden çıkaran onu sonsuz yaşam [sonsuz cennet hayatı] için koruyacaktır. (Yuhanna, 12:25)

Canımı hiç önemsemiyorum, ona değer vermiyorum. Yeter ki yarışı bitireyim ve… aldığım görevi, Allah’ın lütfunu bildiren Müjde’ye [Allah’ın vahyine] tanıklık etme görevini tamamlayayım. (Elçilerin İşleri, 20:24)

Bu, on iki oymağımızın gece gündüz Allah’a canla başla kulluk ederek erişmeyi umdukları vaattir…  (Elçilerin İşleri, 26:7)

… Onun gibi kişileri onurlandırın. Çünkü sizin bana yapamadığınız yardımı yapmak için canını tehlikeye atarak Mesih’in işi uğruna [Allah rızası için Mesih’in sözlerini yayarken] neredeyse ölüyordu. (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 2:29-30)

Bunun için, Allah’ın isteği uyarınca acı çekenler, iyilik ederek canlarını güvenilir Yaradan’a emanet etsinler. (Petrus’un 1. Mektubu, 4:19)
… Sizinle yalnız Allah’ın Müjdesi’ni [Allah vahyini] değil, [Allah rızası için] kendi canlarımızı da paylaşmaya razıydık… (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:8)

İnkarcıların, İman Edenleri Haksız Sebeplerle Hapse Atıp İşkence Yapmaları

[Hz. İsa (as) :] “Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek… [ve] dövecekler. Benden ötürü [Allah rızası için bana uyduğunuzdan ötürü] valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz. Ne var ki, önce Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] bütün uluslara duyurulması gerekir. Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‘Ne söyleyeceğiz?’ diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne vahyolunursa onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Allah olacak. Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldırıp onları öldürtecek.Benim adımdan ötürü [Allah rızası için bana uyduğunuzdan ötürü] herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar sebat gösteren kurtulacaktır.”(Markos, 13:9-13)

[Hz. İsa (as) :] “… Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.” Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak. Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi… zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız… Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler. Benim adımdan ötürü [Allah rızazsı için bana uyduğunuzdan ötürü] herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile yok olmayacaktır. Sebat göstermekle canlarınızı kazanacaksınız.” (Luka, 21:5-19)

… Halka seslenmekte olan Petrus’la Yuhanna’nın üzerine yürüdüler. Çünkü onların halka [Allah’ın vahyini] öğretmelerine… çok kızmışlardı. Onları yakaladılar, akşam olduğu için ertesi güne dek hapiste tuttular. Ne var ki, konuşmayı dinlemiş olanların birçoğu iman etti. Böylece imanlı erkeklerin sayısı aşağı yukarı beş bine ulaştı. (Elçilerin İşleri, 4:1-4)

… O gün Yeruşalim’deki kiliseye karşı dehşetli bir baskı dönemi başladı… Saul ise iman edenler topluluğunu kırıp geçirmeye başladı. Ev ev dolaşarak, kadın erkek demeden iman edenleri dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu. Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Allah sözünü müjdeliyorlardı. (Elçilerin İşleri, 8:1-4)

Halk da Pavlus’la Silas’a yapılan saldırıya katıldı. Yargıçlar onların giysilerini yırtıp sıyırarak değnekle dövülmeleri için buyruk verdi. Onları iyice dövdürdükten sonra hapse attılar. Zindancıya, onları sıkı güvenlik altında tutmasını buyurdular. Bu buyruğu alan zindancı onları hapishanenin iç bölmesine atarak ayaklarını tomruğa vurdu. Gece yarısına doğru Pavlus’la Silas dua ediyor, Allah’ı ilahilerle yüceltiyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu. Birdenbire öyle şiddetli bir deprem oldu ki, tutukevi temelden sarsıldı. Bir anda bütün kapılar açıldı, herkesin zincirleri çözüldü. (Elçilerin İşleri, 16:22-26)

O günlerde İsa’yla ilgili haberleri duyan bölge kralı Hirodes, adamlarına, “Bu, Vaftizci Yahya’dır” dedi… Hirodes… Yahya’yı tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı… Hirodes Yahya’yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk Yahya’yı peygamber sayıyordu. (Matta, 14:1-5)

… Bu Müjde [Allah’ın emirleri] uğruna bir suçlu gibi zincire vurulmaya kadar varan sıkıntılara sabrediyorum…  (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:9)

Tersine Allah’ın hizmetkarları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik… ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Allah’ın gücünde… kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz. Aldatanlar sayılıyorsak da dürüst kişileriz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 6:4-8)

… [Peygamberler] iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. Kızgın ateşi söndürdüler, kılıcın ağzından kaçıp kurtuldular. Güçsüzlükte kuvvet buldular, savaşta güçlendiler, yabancı orduları bozguna uğrattılar… Başkalarıysa salıverilmeyi reddederek dirilip [ahirette] daha iyi bir yaşama kavuşma umuduyla işkencelere sabrettiler. Daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular. (İbranilere Mektup, 11:33-38)

… Kardeş sevgisi sürekli olsun. Konuksever olmaktan geri kalmayın. Çünkü bu sayede bazıları bilmeden melekleri konuk ettiler. Hapiste olanları, onlarla birlikte hapsedilmiş gibi anımsayın. Sizin de bir bedeniniz olduğunu düşünerek baskı görenleri hatırlayın. (İbranilere Mektup, 13:1-3)

… [Onların] iftiralarını biliyorum. Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye şeytan içinizden bazılarını yakında zindana atacak. On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını [cennet hayatını] vereceğim. (Vahiy, 2:9-10)

İnkarcıların, İman Edenleri Sürgün Etmek ya da Öldürmek İstemeleri

… [İman edenler] Rab’bin sözünü yücelttiler. Sonsuz yaşam [cennet] için belirlenmiş olanların hepsi iman etti. Böylece Rab’bin sözü bütün yörede yayıldı. Ne var ki… [inkar edenler halkı] kışkırttılar, Pavlus’la Barnaba’ya karşı bir baskı hareketi başlatıp onları bölge sınırlarının dışına attılar.  (Elçilerin İşleri, 13:48-50)

[Hz. İsa (as) :] “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan [Allah rızası için bana uyduğunuzdan] ötürü bütün uluslar sizden nefret edecekler.” (Matta, 24:9-10)

[Hz. İsa (as) :] “Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi… zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü [Allah rızası için bana uyduğunuzdan ötürü] kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız… Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler.” (Luka, 21:12-16)

[Hz. İsa (as) :] “Bunları size, sendeleyip düşmeyesiniz diye söyledim… Evet, öyle bir saat geliyor ki, sizi öldüren herkes Allah’a hizmet ettiğini sanacak. Bunları, Allah’ı ve beni tanımadıkları için yapacaklar. Bunları size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız…” (Yuhanna, 16:1-4)

… [Peygamberler, ahirette] daha iyi bir yaşama kavuşma umuduyla işkencelere sabrettiler. Daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular. (İbranilere Mektup, 11:35-38)

İman Edenlere Atılan İftiralar ve Onlara Yapılan Baskılar

[Hz. İsa (as) :] “Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere!… [Allah rızası için] bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler.” (Matta, 5:10-12)

[Hz. İsa (as) ‘a] bağlılığınız yüzünden insanlar sizden nefret ettikleri, sizi toplum dışı edip aşağıladıkları ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zamanne mutlu size! O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Nitekim onların ataları da peygamberlere böyle davrandılar. (Luka, 6:22-23)

Elçileri içeri çağırtıp kamçılattılar ve İsa’nın adından söz etmemelerini buyurduktan sonra salıverdiler. Elçiler [Allah rızası için] İsa’nın adı uğruna hakarete layık görüldükleri için… sevinç içinde ayrıldılar. Her gün mescitte ve evlerde öğretmekten ve Mesih İsa’yla ilgili Müjde’yi [Hz. İsa (as) ‘a vahyolunan Allah’ın emirlerini] yaymaktan geri kalmadılar. (Elçilerin İşleri, 5:40-42)

[Hz. İsa (as) :] “Size söylediğim sözü hatırlayın: … Bana zulmettilerse, size de zulmedecekler… Bütün bunları size benim adımdan ötürü [Allah rızazsı için bana uyduğunuzdan ötürü] yapacaklar. Çünkü beni Göndereni [Allah’ı] tanımıyorlar.” (Yuhanna, 15:20-21)

Kendi ellerimizle çalışıp emek veriyoruz. Bize sövenlere iyilik diliyoruz, zulmedilince sabrediyoruz. İftiraya uğrayınca tatlılıkla karşılık veriyoruz…(Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 4:12-13)

Allah’ın seçtiklerini [hidayet verdiklerini] kim suçlayacak? Onları aklayan Allah’tır. Kim suçlu çıkaracak?… [Allah rızası için] Mesih’in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi: “Senin uğruna [Allah için Hz. İsa (as) ‘a tabi olduğumuzdan dolayı] bütün gün öldürülüyoruz, kasaplık koyun sayılıyoruz.” Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 8:33-37)

İnanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün. Öyle ki, kötülük yapanlarmışsınız gibi size iftira etseler de, iyi işlerinizi görsünler ve yargılayacağı günde Allah’ı yüceltsinler. (Petrus’un 1. Mektubu, 2:12)

Mesih uğruna [Allah rızası için Hz. İsa (as) ‘a bağlılıkta karşılaştığımız] güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü [bu dünyada] ne zaman güçsüzsem, o zaman [ahirette] güçlüyüm. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 12:10)

Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun. Öyle ki, Mesih’e ait olarak [Allah rızası için Hz. İsa (as) ‘a bağlı olarak] sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar. İyilik edip acı çekmek –eğer Allah’ın isteği buysa– kötülük yapıp acı çekmekten daha iyidir. (Petrus’un 1. Mektubu, 3:16-17)

Sense benim öğretimi, davranışımı, amacımı, imanımı, sabrımı, sevgimi, sebat gücümü, çektiğim zulüm ve acıları, örneğin Antakya’da, Konya’da ve Listra’da başıma gelenleri yakından izledin. Ne zulümlere sabrettim! Ama Rab beni hepsinden kurtardı… Allah yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek. Ama kötüler ve sahtekarlar, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 3:10-13)

İman Edenlerle Alay Etmeleri

İsa’yı göz altında tutan adamlar onunla alay ediyor… (Luka, 22:63)

[İman edenlerden] daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. (İbranilere Mektup, 11:36)

… Onunla [Hz. İsa (as) ile] alay ettiler. (Matta, 27:29)

[Hz. İsa (as) :] “… Siz hem Allah’a, hem paraya kulluk edemezsiniz.” Parayı seven[ler]… bütün bu sözleri duyunca İsa’yla alay etmeye başladılar. O da onlara şöyle dedi: “Siz insanlar önünde kendinizi temize çıkarıyorsunuz, ama Allah yüreğinizi biliyor. İnsanların gururlandıkları ne varsa, Allah beğenmez.” (Luka, 16:13-15)

İsa arkasına dönüp onu görünce, “Cesur ol, kızım! İmanın seni kurtardı” dedi. Ve kadın o anda iyileşti. İsa, yöneticinin evine varıp kaval çalanlarla gürültülü kalabalığı görünce, “Çekilin!” dedi. “Kız ölmedi, uyuyor.” Onlar ise kendisiyle alay ettiler. Kalabalık dışarı çıkarılınca İsa içeri girip kızın elini tuttu, kız ayağa kalktı. Bu haber bütün bölgeye yayıldı. (Matta, 9:22-26)

… Evine vardıklarında İsa, acı acı ağlayıp feryat eden gürültülü bir kalabalıkla karşılaştı. İçeri girerek onlara, “Niye gürültü edip ağlıyorsunuz?” dedi. “Çocuk ölmedi, uyuyor.” Onlar ise kendisiyle alay ettiler. Ama İsa hepsini dışarı çıkardıktan sonra çocuğun annesini babasını ve kendisiyle birlikte olanları alıp çocuğun bulunduğu odaya girdi. Çocuğun elini tutarak ona, “Talita kumi!” dedi. Bu söz, “Kızım, sana söylüyorum, kalk” demektir. On iki yaşında olan kız hemen ayağa kalktı, yürümeye başladı. Oradakileri derin bir şaşkınlık aldı. (Markos, 5:38-42; Luka, 8:50-55)

Ölülerin dirilmesiyle ilgili sözleri duyunca kimi alay etti… (Elçilerin İşleri, 17:32)

Halkın İman Edenlerden Uzak Durması

… İmanlıların hepsi Süleyman’ın Eyvanında toplanıyordu. Halk onlara büyük saygı duyduğu halde, dışarıdan hiç kimse onlara katılmayı göze alamıyordu. (Elçilerin İşleri, 5:12-13)

[Hz. İsa (as) ‘a] bağlılığınız yüzünden insanlar sizden nefret ettikleri, sizi toplum dışı edip aşağıladıkları ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zamanne mutlu size! O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Nitekim onların ataları da peygamberlere böyle davrandılar. (Luka, 6:22-23)

[Hz. İsa (as) :] “Benim adımdan [Allah rızası için bana uyduğunuzdan] ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar sebat eden kurtulacaktır.”(Matta, 10:22)

İman Edenlerin Allah Yolunda Denemelerle Karşılaşması

Kardeşlerim, çeşitli denenmelerle karşılaştığınızda kendinizi çok sevinçli sayasınız. Biliyorsunuz ki, imanınızın sınanması dayanma gücü oluşturur. Bu dayanma gücü mükemmel sonucunu göstersin. Öyle ki hem olgun olasınız hem de mükemmelliğe eresiniz. Hiçbir konuda eksiğiniz kalmasın. (Yakup’un Mektubu, 1:2-4)

Ne mutlu denemeye sabreden kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman Rab’bin Kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını [cennet hayatını] alacaktır. (Yakup’un Mektubu, 1:12)

Bu nedenle şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız… (Petrus’un 1. Mektubu, 1:6)

Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Allah güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:13)

Görülüyor ki Rab Kendi yolunda yürüyenleri karşılaştıkları denemelerden nasıl kurtaracağını bilir. Doğru olmayanları, özellikle benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giden ve yetkisini hor görenleri cezalandırarak yargı gününe dek nasıl alıkoyacağını da bilir. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:9-10)

Bu sıkıntılardan ötürü kimse sarsılmasın diye sizi imanda güçlendirip yüreklendirmesini istedik. Sıkıntılardan geçmek için belirlendiğimizi siz de biliyorsunuz. Çünkü sıkıntı çekeceğimizi size önceden, daha yanınızdayken söylemiştik. Bildiğiniz gibi, öyle oldu. (Pavlus’tan Selaniklilere Mektup, 3:3-4)

Kardeşler, sizlere Allah’ın Makedonya’daki kiliselerine sağladığı lütuftan söz etmek istiyoruz: Büyük sıkıntılarla denendiklerinde, coşkun sevinçleri ve aşırı yoksullukları tam bir cömertliğe dönüştü. Ellerinden geldiği kadarını, hatta daha fazlasını kendi istekleriyle verdiklerine tanıklık ederim. Kutsallara [kendini Allah’a adamışlara] yapılan yardıma katkıda bulunma ayrıcalığının kendilerine verilmesi için bize yalvarıp yakardılar. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 8:1-4)

O kentte de Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] duyurup birçok öğrenci edindiler. Pavlus’la Barnaba daha sonra Listra, Konya ve Antakya’ya dönerek öğrencileri ruhça pekiştirdiler, imana bağlı kalmaları için onlara cesaret verdiler. “Allah’ın Egemenliği’ne [cennete], birçok sıkıntıdan geçerek girmemiz gerekir”diyorlardı. (Elçilerin İşleri, 14:20-22)

İman Edenlerin İmtihanın Sırrını Bilmeleri ve Allah Yolunda Gösterdikleri Cesaret

Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. Çünkü Allah’ın isteğini yerine getirmek ve vaat edilene kavuşmak için dayanma gücüne ihtiyacınız vardır… Biz, geri çekilip mahvolanlardan değiliz; iman edip canlarının kurtuluşuna kavuşanlardanız. (İbranilere Mektup, 10:35-36, 39)

İyilik yapmakta gayretli olursanız, size kim kötülük edecek? Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, size ne mutlu! İnsanların “korktuklarından korkmayın ve telaşlanmayın.” (Petrus’un 1. Mektubu, 3:13-14)

Duaları bitince toplandıkları yer sarsıldı. Hepsi Allah’ın Ruhu’yla doldular ve Allah’ın sözünü cesaretle duyurmaya devam ettiler.  (Elçilerin İşleri, 4:31)

Bu hizmeti Allah’ın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz. Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Allah’ın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Allah’ın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:1-2)

Pavlus’la Barnaba ise cesaretle karşılık verdiler: “Allah’ın sözünü ilk önce size bildirmemiz gerekiyordu. Siz onu reddettiğinize ve kendinizi sonsuz yaşama [cennete] layık görmediğinize göre, biz şimdi öteki uluslara gidiyoruz.” (Elçilerin İşleri, 13:46)

Önceden ne yazıldıysa, bize öğretmek için, sabırla ve Kutsal Yazılar’ın [Allah’ın vahyi olan hükümlerin] verdiği cesaretle umudumuz olsun diye yazıldı. Sabır ve cesaret kaynağı olan Allah’ın, sizleri… aynı düşüncede birleştirmesini dilerim. Öyle ki… [Allah’ı] hep bir ağızdan yüceltesiniz. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 15:4-6)

Orada uzunca bir süre kalan Pavlus’la Barnaba, Rab hakkında cesaretle konuşuyorlardı…  (Elçilerin İşleri, 14:3)

Havraya giren Pavlus cesaretle konuşmaya başladı. Üç ay boyunca oradakilerle konuşup durdu, onları Allah’ın Egemenliği [ahiret hayatı] konusunda ikna etmeye çalıştı. Ne var ki, bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta direndiler ve İsa’nın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar. Bunun üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranus’un dershanesinde her gün konuşmalarını sürdürdü. Bu durum iki yıl sürdü. Sonunda Yahudi olsun Grek olsun, Asya İli’nde yaşayan herkes Rab’bin sözünü [Allah’ın Hz. İsa (as) ‘a vahyini] işitti…  (Elçilerin İşleri, 19:8-11)

Pavlus tam iki yıl kendi kiraladığı evde kaldı ve ziyaretine gelen herkesi kabul etti. Hiçbir engelle karşılaşmadan Allah’ın Egemenliği’ni [ahiret hayatını] tam bir cesaretle duyuruyor… İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu.  (Elçilerin İşleri, 28:30-31)

… Kalıcı olanın yüceliği çok daha büyüktür. Böyle bir umuda sahip olduğumuz için büyük cesaretle konuşabiliriz.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 3:12)

… Aynı iman ruhuna sahip olarak biz de iman ediyor ve bu nedenle konuşuyoruz… Böylelikle Allah’ın lütfu çoğalıp daha çok insana ulaştıkça, Allah’ın yüceliği için şükran da artsın. Bu nedenle cesaretimizi yitirmeyiz. Her ne kadar dış varlığımız harap oluyorsa da, iç varlığımız günden güne yenileniyor. Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır. Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 4:13-18)

Bu nedenle her zaman cesaretimiz vardır… Gözle görülene değil, imana dayanarak yaşarız. Cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta, Rab’bin yanında olmayı yeğleriz. Bunun için, ister bedende yaşayalım ister bedenden uzak olalım, amacımız Rab’bi hoşnut etmektir. (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 5:6-9)

Uğruna zincire vurulmuş durumda elçilik ettiğim Müjde’yi [Allah’ın emirlerini] gerektiği gibi cesaretle duyurabilmem için dua edin. (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 6:20)

Kardeşler, size yaptığımız ziyaretin boşa gitmediğini siz de biliyorsunuz. Bildiğiniz gibi, daha önce Filipi’de eziyet görmüş, aşağılanmıştık. Ama şiddetli karşı koymalara rağmen, Allah’tan gelen Müjde’yi [Allah’ın vahyini] size duyurmak için Rabbimiz’den cesaret aldık.  (Pavlus’tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:1-2)

… Bizi sevip lütfuyla bize tükenmez cesaret ve sağlam bir umut veren Rabbimiz Allah sizi yüreklendirsin, her iyi eylem ve sözde pekiştirsin.(Pavlus’tan Selaniklilere 2. Mektup, 2:16-17)

Görevlerini iyi yapanlar [Allah’ın rızasına uygun yaşayanlar], kendileri için iyi bir yer edinir… imanda büyük cesaret kazanırlar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 3:13)

Simun İsa’ya, “… ben [Allah rızası için] seninle birlikte zindana da, ölüme de gitmeye hazırım” dedi. (Luka, 22:33)

Kardeşlerin çoğu da zincire vuruluşumdan ötürü Rab’be güvenerek Allah’ın sözünü korkusuzca söylemekte daha da cesur davranıyorlar… Hiçbir şekilde utandırılmayacağımı, yaşasam da ölsem de… tam bir cesaret gösterebileceğimi bekliyor ve umut ediyorum.  (Pavlus’tan Filipililere Mektup, 1:14, 20)

Bir süre için günahın sefasını sürmektense, Allah’ın kullarıyla [müminlerle] birlikte baskı görmeyi yeğledi… Aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı. Çünkü [ahirette] alacağı ödülü düşünüyordu. Kralın öfkesinden korkmadan imanla Mısır’dan ayrıldı… (İbranilere Mektup, 11:25-27)

Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma [cehennem azabına] götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama [cennete] götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır. (Matta, 7:13-14)

Elçileri içeri çağırtıp kamçılattılar ve İsa’nın adından söz etmemelerini buyurduktan sonra salıverdiler. Elçiler [Allah rızası için] İsa’nın adı uğruna hakarete layık görüldükleri için… sevinç içinde ayrıldılar. Her gün mescitte ve evlerde öğretmekten ve Mesih İsa’yla ilgili Müjde’yi [Hz. İsa (as) ‘a vahyolunan Allah’ın emirlerini] yaymaktan geri kalmadılar. (Elçilerin İşleri, 5:40-42)

İncil’de münafık karakteri

Dini Sadece Zahiren Yaşamaları, Samimi İman Etmemeleri

Vay halinize…. ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın [Allah’ın emirlerinden] daha önemli konularını –adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!  (Matta, 23:23)

Vay halinize… ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör… sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar. (Matta, 23:25-26)

Ama vay halinize… Siz nanenin, sedefotunun ve her tür sebzenin ondalığını verirsiniz de, adaleti ve Allah sevgisini ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine getirmeniz gerekirdi. (Luka, 11:42)

… Siz… bardağın ve tabağın dışını temizlersiniz, ama içiniz açgözlülük ve kötülükle doludur. Ey akılsızlar! Dışı yapanla içi yapan aynı değil mi? Siz kaplarınızın içindekini sadaka olarak verin, o zaman sizin için herşey temiz olur. (Luka, 11:39-41)

Dini Zor Göstermeye Çalışmaları

İsa, “Sizin de vay halinize, ey Yasa uzmanları [Kutsal Kitap alimleri]!” dedi. “İnsanlara taşınması güç yükler yüklersiniz, kendiniz ise bu yükleri kaldırmak için parmağınızı bile kıpırdatmazsınız.” (Luka, 11:46)

Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: “… Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar…” (Matta, 23:1-5)

Dine Bidatler Eklemeleri, Takva Görünmek İçin Helal-Haram Türetmeleri

… Vicdanları adeta kızgın bir demirle dağlanmış bu yalancılar… iman edip gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için Allah’ın yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini buyuracaklar. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 4:1-3)

… Dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, “Şunu elleme”, “Bunu tatma”, “Şuna dokunma” gibi kurallara uyuyorsunuz? Bu kuralların hepsi, kullanıldıkça yok olacak nesnelerle ilgilidir; insanların buyruklarına, öğretilerine dayanır. Kuşkusuz bu kuralların sahte dindarlık, sözde alçakgönüllülük, bedene eziyet açısından bilgece bir görünüşü vardır; ama benliğin [nefsin] tutkularını denetlemekte hiçbir yararları yoktur.  (Pavlus’tan Koloselilere Mektup, 2:20-23)

İsa onları şöyle yanıtladı: “[İkiyüzlülerin]… öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.’ Siz Allah buyruğunu bir yana bırakmış, insan töresine uyuyorsunuz.” İsa onlara ayrıca şunu söyledi: “Kendi törenizi sürdürmek için Allah buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!“(Markos, 7:6-9)

Gizli Dinsiz Olmaları

Çünkü Allah’ımızın lütfunu sefahate araç eden… İsa Mesih’i yadsıyan bazı Allah’sızlar gizlice aranıza sızdılar. Onların yargılanacakları çoktan beri yazılmıştır. (Yahuda’nın Mektubu, 1:4)

Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır… Allah yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkar edenler olacak. Böylelerinden uzak dur.(Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 3:1-5)

Bilgi Sahibi Oldukları Halde, İmanı Kavramayan Kişiler Olmaları

Allah yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkar edenler olacak… Bunların arasında evlerin içine sokulup günahla yüklü, çeşitli arzularla sürüklenen,her zaman öğrenen, ama gerçeğin bilgisine bir türlü erişemeyen… adamlar var. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 3:1-7)

Bu buyruğun amacı, pak yürekten, temiz vicdandan, içten imandan doğan sevgiyi uyandırmaktır. Bazı kişiler bunlardan saparak boş konuşmalara daldılar. Kutsal Yasa öğretmeni [Allah’ın emirlerini öğreten] olmak istiyorlar, ama ne söyledikleri sözleri ne de iddialı oldukları konuları anlıyorlar.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:3-6)

Kalplerinde Olmayanı Söylemeleri

İsa onları şöyle yanıtladı: “Yeşaya’nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne kadar yerindedir! Yazmış olduğu gibi, ‘Bu halk, dudaklarıyla Beni [Allah’ı] sayar, ama yürekleri Benden uzak.‘” (Markos, 7:6; Matta, 15:7-8)

Bu buyruğun amacı, pak yürekten, temiz vicdandan, içten imandan doğan sevgiyi uyandırmaktır. Bazı kişiler bunlardan saparak boş konuşmalara daldılar. Kutsal Yasa öğretmeni [Allah’ın emirlerini öğreten] olmak istiyorlar, ama ne söyledikleri sözleri ne de iddialı oldukları konuları anlıyorlar.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:3-6)

Ama öğrencilerinden biri, İsa’ya sonradan ihanet eden Yahuda İskariot, “Bu yağ neden üç yüz dinara satılıp parası yoksullara verilmedi?” dedi. Bunu, yoksullarla ilgilendiği için değil, hırsız olduğu için söylüyordu. Ortak para kutusu ondaydı ve kutuya konulandan aşırıyordu. (Yuhanna, 12:4-6)

Gösteriş İçin İbadet Etmeleri

Bütün halk dinlerken İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, mescitlerde en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.” (Luka, 20:45-47; Markos, 12:38-40)

Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye… caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar.Size doğrusunu söyleyeyim, onlar karşılıklarını almışlardır. (Matta, 6:5)

Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: “… Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar…” (Matta, 23:1-5)

Vay halinize… Mescitlerde en seçkin yerlere kurulmaya, meydanlarda selamlanmaya bayılırsınız. Vay halinize! İnsanların, farkında olmadan üzerlerinde gezindiği belirsiz mezarlara benziyorsunuz. (Luka, 11:43-44)

Allah Rızasını Değil, İnsanların Hoşnutluğunu Gözetmeleri

Bununla birlikte, önderlerin bile birçoğu İsa’ya iman etti. Ama… iman ettiklerini açıkça söylemediler. Çünkü insandan gelen övgüyü, Allah’tan gelen övgüden daha çok seviyorlardı. (Yuhanna, 12:42-43)

Başkalarına Söylediklerini Kendileri Yapmamaları

Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: “… Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünküsöyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar…” (Matta, 23:1-5)

Kendi gözündeki merteği görmezken, kardeşine nasıl, ‘kardeş, izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün. (Luka, 6:42)

Dış Görünümlerinin Aldatıcı Olması

Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz. (Matta, 23:27-28)

Müminler Aleyhine Düzen Kurmaları

Bunun üzerine… İsa’yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular. (Matta, 22:13; Markos, 12:13)

İsa oradan ayrılınca… onu şiddetle sıkıştırarak birçok konuda ağzını aramaya başladılar. Ağzından çıkacak bir sözle onu tuzağa düşürmek için fırsat kolluyorlardı.  (Luka, 11:53-54)

Sık sık yolculuk ettim. Irmaklarda, haydutlar arasında, gerek soydaşlarımın gerekse öteki ulusların arasında tehlikelere uğradım. Kentte, kırda, denizde,sahte kardeşler arasında tehlikelere düştüm.  (Pavlus’tan Korintlilere 2. Mektup, 11:26)

İnkarcılara Haber Taşımak İçin Müminlerin Arasına Katılmaları

İsa’yı dikkatle gözlüyorlardı. Ona, kendilerine dürüst süsü veren muhbirler gönderdiler. Onu, söyleyeceği bir sözle tuzağa düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı. (Luka, 20:20)

Müminleri Sahte Delillerle Hapse Attırmak İstemeleri

İsa’yı dikkatle gözlüyorlardı. Ona, kendilerine dürüst süsü veren muhbirler gönderdiler. Onu, söyleyeceği bir sözle tuzağa düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı. (Luka, 20:20)

İsa daha konuşurken, Onikiler’den biri olan Yahuda geldi. Yanında, baş din adamlarıyla halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı. İsa’ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, İsa odur, onu tutuklayın” diye onlarla sözleşmişti… (Matta, 26:47-49; Markos, 14:43-45)

Müminleri Yurtlarından Sürmek, Öldürmek İstemeleri

… Bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular. Ayağa kalkıp İsa’yı kentin dışına kovdular. Onu uçurumdan aşağı atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler. Ama İsa onların arasından geçerek oradan uzaklaştı. (Luka, 4:28-30)

Vay halinize!… Onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim, bunlardan kimini öldürecek, kimine zulmedecekler.  (Luka, 11:47-49)

[Hz. İsa (as) :] İbrahim’in soyundan olduğunuzu biliyorum. Yine de beni öldürmek istiyorsunuz. Çünkü yüreğinizde sözüme yer vermiyorsunuz.(Yuhanna, 8:37)

Müminlere Karşı İşbirliği Yapmaları ve Onlara İhanet Etmeleri

[Hz. İsa (as) :] “Benimle yemek yiyen biri beni ele verecek.“… İsa onlara, “Onikilerden biridir, ekmeğini benimle birlikte sahana batırandır” dedi.(Markos, 14:18-20)

O sırada Onikiler’den biri -adı Yahuda İskariot olanı– baş din adamlarına giderek, “onu [Hz. İsa (as) ‘ı] ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler. Yahuda o andan itibaren İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı. (Matta, 26:14-16; Markos, 14:10-11)

İsa daha konuşurken, Onikiler’den biri olan Yahuda geldi. Yanında, baş din adamlarıyla halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı. İsa’ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, İsa odur, onu tutuklayın” diye onlarla sözleşmişti. Dosdoğru İsa’ya gidip, “Selam…!” diyerek onu öptü. (Matta, 26:47-49; Markos, 14:43-45)

Şeytan, Onikiler’den biri olup İskariot diye adlandırılan Yahuda’nın yüreğine girdi. Yahuda gitti… İsa’yı nasıl ele verebileceğini görüştü. Onlar buna sevindiler ve kendisine para vermeye razı oldular. Bunu kabul eden Yahuda, kalabalığın olmadığı bir zamanda İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.  (Luka, 22:3-6)

İsa onlara şu karşılığı verdi: “Siz Onikiler’i seçen ben değil miyim? Buna karşın içinizden biri şeytandır.” Simun İskariot’un oğlu Yahuda’dan söz ediyordu. Çünkü Yahuda Onikiler’den biri olduğu halde İsa’ya ihanet edecekti. (Yuhanna, 6:70-71)

Müminlere Karşı Kin ve Nefretle Dolu Olmaları

… Bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular. Ayağa kalkıp İsa’yı kentin dışına kovdular. Onu uçurumdan aşağı atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler. Ama İsa onların arasından geçerek oradan uzaklaştı. (Luka, 4:28-30)

İsa’yı suçlamak için fırsat kollayan din bilginleri… onu gözlüyorlardı. İsa, onların ne düşündüklerini biliyordu…. Onlar ise öfkeden deliye döndüler ve aralarında İsa’ya ne yapabileceklerini tartışmaya başladılar. (Luka, 6:7-11)

Müminleri Açık Aramak Kastıyla Gözlemeleri ve Denemeleri

Bunları İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi. (Yuhanna, 8:6-7)

İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz?” (Matta, 22:18)

Allah Yolunda Mücadeleden Bahaneler Sürerek Uzak Durmaları

Yolda giderlerken bir adam İsa’ya, “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim” dedi. İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun [Hz. İsa (as) ‘ın] başını yaslayacak bir yeri yok” dedi. Bir başkasına, “Ardımdan gel” dedi. Adam ise, “İzin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi. İsa ona şöyle dedi: “Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün. Sen gidip Allah’ın Egemenliği’ni [ahiret hayatını] duyur.” Bir başkası… “Senin ardından geleceğim ama, izin ver, önce evimdekilerle vedalaşayım.” İsa ona, “Sabanı tutup da geriye bakan, Allah’ın Egemenliği’ne [cennete] layık değildir” dedi.(Luka, 9:57-62; Matta, 8:19-22)

İnfak Etmek İstememeleri

[Hz. İsa (as) :] “O’nun [Allah’ın] buyruklarını biliyorsun: ‘Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'” “Bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi adam. İsa bunu duyunca ona, “Hâlâ bir eksiğin var” dedi. “Neyin varsa hepsini sat, parasını yoksullara dağıt; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Adam bu sözleri duyunca çok üzüldü. Çünkü son derece zengindi. Onun üzüntüsünü gören İsa, “Varlıklı kişilerin Allah’ın Egemenliği’ne [cennete] girmesi ne kadar güç!” dedi. “Nitekim devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Allah Egemenliği’ne [cennete] girmesinden daha kolaydır.” (Luka, 18:20-25)

Hananya adında bir adam, karısı Safira’nın onayıyla bir mülk sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin buyruğuna verdi.Karısının da olup bitenlerden haberi vardı. Petrus ona, “Hananya, nasıl oldu da şeytana uydun… yalan söyleyip mülkün parasının bir kısmını kendine sakladın?” dedi. “Mülk satılmadan önce sana ait değil miydi? Sen onu sattıktan sonra da parayı dilediğin gibi kullanamaz mıydın? Neden yüreğinde böyle bir düzen kurdun? Sen insanlara değil, Allah’a yalan söylemiş oldun.” (Elçilerin İşleri, 5:1-4)

Zengin olmak isteyenler ayartılıp tuzağa düşerler, insanı çöküşe ve yıkıma götüren birçok saçma ve zararlı arzulara kapılırlar. Çünkü her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:9-10)

Müminlere Çıkar Sağlamak İçin Yanaşmaları

Aranıza sızan bu kişiler… Vay onların haline!… Kazanç için kendilerini Balam’ınkine benzer bir yanılgıya kaptırdılar… Sevgi şölenlerinizde sizinle birlikte pervasızca yiyip içen bu kişiler birer kara lekedir. Yalnız kendilerini besleyen çobanlardır… Bunlar hep yakınıp söylenir, kendi tutkularının peşinden giderler. Ağızlarından kurumlu sözler çıkar, kendi çıkarları için başkalarını pohpohlarlar. (Yahuda’nın Mektubu, 1:8, 11-12, 16)

… Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri doğru yoldan saptırırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır.  (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13-14)

Menfaat Elde Edemediklerinde Mümin Topluluğundan Ayrılmaları

… Nitekim şimdiden çok sayıda Mesih karşıtı türemiş bulunuyor… Bunlar aramızdan çıktılar, ama bizden değildiler. Bizden olsalardı, bizimle kalırlardı. Ayrılmaları hiçbirinin bizden olmadığını ortaya çıkardı. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 2:18-19)

Akılsız Olmaları

Aranıza sızan bu kişiler… akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor. (Yahuda’nın Mektubu, 1:8, 10)

… Bu küstah, dikbaşlı kişiler yüce varlıklara sövmekten korkmazlar [Allah’ı tenzih ederiz] … Ama anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler,içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler. Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüzkarasıdırlar… (Petrus’un 2. Mektubu, 2:10-13)

Kibirli ve Çirkin Cesaret Sahibi Olmaları

… Bu küstah, dikbaşlı kişiler yüce varlıklara sövmekten korkmazlar [Allah’ı tenzih ederiz]… Anlamadıkları konularda sövüp sayan bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:10-12)

Aranıza sızan bu kişiler de onlar gibi gördükleri düşlere dayanarak öz bedenlerini kirletiyor, Rab’bin yetkisini hiçe sayıyor, yüce varlıklara sövüyorlar… Bu kişiler anlamadıkları herşeye sövüyorlar… (Yahuda’nın Mektubu, 1:8-10)

Başkalarının İmanına Engel Olmaya Çalışmaları

… Ey Yasa uzmanları [Kutsal Kitap alimleri]! Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz. (Luka, 11:52)

Vay halinize… ikiyüzlüler! Allah’ın Egemenliği’nin [cennetin] kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz! (Matta, 23:13-14)

İmanı Zayıf Olanları Doğru Yoldan Saptırmaya Çalışmaları

… Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri doğru yoldan saptırırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13-14)

… [Münafıklar] yanlış yolda yürüyenlerden henüz kurtulanları, boş ve kurumlu sözler söyleyerek benliğin tutkularıyla, sefahatle doğru yoldan saptırırlar. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:18)

Kardeşler… aldığınız öğretiye karşı gelerek ayrılıklara ve sapmalara neden olanlara dikkat edin, onlardan sakının. Böyle kişiler Mesih’e değil, kendi midelerine kulluk ederler. Saf adamların yüreklerini, kulağı okşayan tatlı sözlerle aldatırlar.  (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 16:17-18)

Vay halinize… ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız. (Matta, 23:15)

Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. İşte size önceden söylüyorum. (Matta, 24:24-25)

… Gerçek yoldan saptılar. Şimdi de bazılarının imanını altüst ediyorlar. Ne var ki, Allah’ın attığı sağlam temel, “Rab Kendine ait olanları bilir” ve “Rab’bin adını anan herkes kötülükten uzak dursun” sözleriyle mühürlenmiş olarak duruyor. Büyük bir evde yalnız altın ve gümüş kaplar değil, tahta ve toprak kaplar da vardır. Kimi onurlu, kimi bayağı iş için kullanılır. Eğer bir kimse bayağı olandan arınırsa, onurlu amaçlara uygun, kutsal kılınmış, efendisine yararlı ve her iyi işe hazır bir kap olacaktır. (Pavlus’tan Timoteos’a 2. Mektup, 2:18-20)

… Son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek.(Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 4:1)

Fitne Çıkarmak İçin Müminlerin Arasına Katılmaları

Ben gittikten sonra sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtların aranıza gireceğini biliyorum. Hatta öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için sizin aranızdan da sapkın sözler söyleyen kişiler çıkacak.  (Elçilerin İşleri, 20:29)

Ne var ki, İsa Mesih’te sahip olduğumuz özgürlüğü el altından öğrenmek ve böylece bizi köleleştirmek [dünya hayatına çekmek] için gizlice aramıza sızan sahte kardeşler vardı. Müjde gerçeği [Allah’ın vahyi] sürekli sizinle kalsın diye bir an bile onlara boyun eğip teslim olmadık. (Pavlus’tan Galatyalılara Mektup, 2:4-5)

… Sahte peygamberler vardı, tıpkı sizin de aranızda yanlış öğreti yayanlar olacağı gibi. Bunlar… gizlice aranıza yıkıcı öğretiler sokacaklar. Böyleleri ani bir yıkıma uğrayacaklar. Birçokları da onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna sövülecek. Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler. Onlar için çoktan beri verilmiş olan yargı gecikmez. Onları bekleyen yıkım da uyuklamaz. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:1-3)

Sahte peygamberlerden sakının! Kuzu postuna bürünerek gelirler size, ama özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve veremez. Kötü ağaç da iyi meyve veremez. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.(Matta, 7:15-20)

Cahiliye Hayatından Tam Olarak Kopmamaları

Onlara özgürlük vaadederler, oysa kendileri yozlaşmışlığın kölesidirler. Çünkü kişi neye yenilirse, onun kölesi olur… İsa Mesih’i tanımakla dünyanın çirkefliklerinden kurtulduktan sonra tekrar aynı işlere karışıp yenilirlerse, son halleri, ilk hallerinden beter olur. Çünkü doğruluk yolunu bilip de kendilerine emanet edilmiş olan kutsal buyruktan [Allah’ın emirlerinden] geri dönmektense, bu yolu hiç bilmemiş olmak onlar için daha iyi olurdu.Şu gerçek özdeyiş onların durumunu anlatıyor: … “domuz da yıkandıktan sonra çamurda yuvarlanmaya döner.”  (Petrus’un 2. Mektubu 2:19- 22)

… Kardeş diye bilinirken fuhuş yapan, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu olanla arkadaşlık etmeyin, böyle biriyle yemek bile yemeyin. İnanlılar topluluğunun dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? Sizin de yargılamanız gereken kişiler topluluğun içindekiler değil mi? Topluluğun dışında kalanları Allah yargılar. “Kötü adamı aranızdan kovun!” (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 5:11-13)

… Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar. Gözleri zinayla doludur, günaha doymazlar. Kararsız kişileri doğru yoldan saptırırlar. Yüreği açgözlülüğe alıştırılmış lanetli insanlardır. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13-14)

Dünyada ve Ahirette Yıkım ve Azapla Karşılık Görmeleri

… Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar… Haksızlıkla elde ettiği kazancı seven Beor oğlu Balam’ın yolunu tutarak doğru yolu bırakıp saptılar… Bu kişiler, susuz pınarlar, fırtınanın dağıttığı sis gibidirler. Onları koyu karanlık bekliyor.  (Petrus’un 2. Mektubu, 2:13-17)

Aranıza sızan bu kişiler… Rüzgarın sürüklediği yağmursuz bulutlara, iki kez ölmüş, kökünden sökülmüş, sonbaharın meyvesiz ağaçlarına benzerler.Köpüğünü savuran denizin azgın dalgaları gibi ayıplarını çevreye savururlar. Serseri yıldızlar gibidirler. Onları sonsuza dek sürecek koyu karanlık bekliyor. (Yahuda’nın Mektubu, 1:8, 12-13)

… Bunlar… gizlice aranıza yıkıcı öğretiler sokacaklar. Böyleleri ani bir yıkıma uğrayacaklar. Birçokları da onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna sövülecek. Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler. Onlar için çoktan beri verilmiş olan yargı gecikmez. Onları bekleyen yıkım da uyuklamaz. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:1-3)

… Bu kişiler, içgüdüleriyle yaşayan, yakalanıp boğazlanmak üzere doğan, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar. Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler. Gündüzün zevk alemlerine dalmayı eğlence sayarlar. Birer leke ve yüzkarasıdırlar… (Petrus’un 2. Mektubu, 2:12-13)

İncil’de Yaratılış ile ilgili açıklamalar

… Sizi bu boş şeylerden vazgeçmeye, yeri, göğü, denizi ve bunların içindekilerin hepsini yaratan, diri [Hayy] olan Allah’a dönmeye çağırıyoruz… [Allah] size iyilik [ihsan] ediyor. Gökten yağmur yağdırıyor, çeşitli ürünleriyle mevsimleri düzenliyor, sizi yiyecekle doyurup yüreklerinizi sevinçle dolduruyor.(Elçilerin İşleri, 14:15-17)

Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Allah… Herkese yaşam, soluk ve herşeyi veren Kendisi… Allah, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. (Elçilerin İşleri, 17:24-25)

Nitekim şöyle yazılmıştır: “İlk insan Adem yaşayan can oldu.”… İlk insan yerden, yani topraktandır… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 15:45-47)

Yine diyor ki, “Ya Rab, başlangıçta yerin temellerini Sen attın. Gökler de Senin ellerinin yapıtıdır.” (İbranilere Mektup, 1:10)

Her varlığa yaşam veren Allah‘ın huzurunda sana buyuruyorum. (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 6:13)

Her evin bir yapıcısı vardır, oysa herşeyi yapan Allah’tır. (İbranilere Mektup, 3:4)

Herşeyin kaynağı O’dur [Allah’tır]; herşey O’nun tarafından ve O’nun için var oldu. Sonsuza dek O’na yücelik olsun. Amin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 11:36)

İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Allah’ın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir. Çünkü biz Allah’ın yapıtıyız, O’nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere… yaratıldık.  (Pavlus’tan Efeslilere Mektup, 2:8-10)

O [Allah]… bizi, Kendi isteği uyarınca… yaşama kavuşturdu.  (Yakup’un Mektubu, 1:18)

Ne var ki, göklerin çok önceden Allah’ın sözüyle var olduğunu, yerin sudan ve su aracılığıyla yaratıldığını bile bile unutuyorlar. (Petrus’un 2. Mektubu, 3:5)

… Çünkü O [Allah], Güneş’ini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. (Matta, 5:45)

İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Allah’ın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez. Size gelince, başınızdaki bütün saçlar bile sayılıdır. (Matta, 10:29-30)

Arkadaşları bunu duyunca hep birlikte Allah’a şöyle seslendiler: “Ey Efendimiz! Yeri göğü, denizi ve onların içindekilerin tümünü yaratan Sensin.”(Elçilerin İşleri, 4:24)

Allah, yaratılışın başlangıcından ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.’  (Markos, 10:6)

İsa şu karşılığı verdi: “Kutsal Yazılar’ı [Allah’ın vahyini] okumadınız mı? Yaradan [Allah] başlangıçtan ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.‘” (Matta, 19:4)

Bizim için tek bir Allah vardır. O herşeyin kaynağıdır, bizler O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var… Herşey O’nun aracılığıyla [Allah’ın emriyle] yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşıyoruz.  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 8:5-6)

Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen herşey… O’nun aracılığıyla [Allah’ın emriyle] ve O’nun için yaratıldı. Herşeyden önce var olan O’dur ve herşey varlığını O’nda sürdürmektedir. (Pavlus’tan Koloselilere 1. Mektup, 1:16-17)

Herşey O’nun [Allah] tarafından var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. (Yuhanna, 1:3)

… Yeryüzü ve içindeki herşey Rab’bindir. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:26)

Çünkü Allah’a ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Allah [varlığının delillerinin] hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Allah’ın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve İlahlığı– dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur. Allah’ı bildikleri halde O’nu Allah olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Allah’ın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 1:19-26)

Üzerine sık sık yağan yağmuru emen ve kimler için işleniyorsa onlara yararlı bitkiler üreten toprağı Allah bereketli kılar. (İbranilere Mektup, 6:7)

Kuran ve İncil’deki benzer ifadelerden bir kısmı

Allah Baki olandır:

İNCİL: Yine diyor ki, “Ya Rab, başlangıçta, dünyanın temellerini sen attın. Gökler de Senin ellerinin yapıtıdır. Onlar yok olacak, ama Sen kalıcısın. Hepsi bir giysi gibi eskiyecek. Bir kaftan gibi düreceksin onları, bir giysi gibi değiştirilecekler. Ama Sen hep aynısın, yılların tükenmeyecek.“(İbranilere Mektup, 1:10-12)

KURAN:  (Yer) Üzerindeki herşey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) Baki kalacaktır.  (Rahman Suresi, 26-27)

Allah herşeyin Yaratıcısıdır:

İNCİL: Herşeyin kaynağı O’dur; herşey O’nun tarafından ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun! Amin. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 11:36)

KURAN: İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka İlah yoktur. Herşeyin Yaratıcısı’dır, öyleyse O’na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir.(En’am Suresi, 102)

Allah şekil ve suret verendir:

İNCİL: Gerçek şu ki, Allah bedenin her üyesini dilediği biçimde bedene yerleştirmiştir. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 12:18)

KURAN: Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O’dur. O’ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 6)

Allah dua edenin duasına icabet eder:

İNCİL: [Allah’tan] dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır. (Matta, 7:7)

İNCİL: İmanla dua ederseniz, dilediğiniz herşeyi alırsınız.  (Matta, 21:22)

KURAN: Rabbiniz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mü’min Suresi, 60)

KURAN: Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm.Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)

Allah’ın elçisine iman ve itaat eden Allah’a itaat etmiş olur:

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “… Beni kabul eden de beni Göndereni [Allah’ı] kabul etmiş olur.” (Matta, 10:40; Markos, 9:37)

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “… Beni reddeden de beni Göndereni [Allah’ı] reddetmiş olur.” (Luka, 10:16)

KURAN: Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir. (Fetih Suresi, 10)

KURAN: Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. (Nisa Suresi, 80)

Peygamber kendisinden konuşmaz, Allah’ın vahyini iletir:

İNCİL: İsa onlara, “Benim öğretim benim değil, beni Gönderenindir [Allah’ındır]” diye karşılık verdi. (Yuhanna, 7:16)

İNCİL: Bu nedenle İsa şöyle dedi: “… benim o olduğumu, kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı Allah’ın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız.” (Yuhanna, 8:28)

KURAN: O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. (Necm Suresi, 3-4)

KURAN: “Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah’tan biliyorum.” (Araf Suresi, 62)

Allah elçisine itaat edeni sever:

İNCİL: İsa ona şu karşılığı verdi: “Beni seven sözüme uyar, Allah’ım da onu sever… Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni gönderen Allah’ındır.” (Yuhanna, 14:23-24)

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Allah’ım da sevecektir. Ben de onu seveceğim…” (Yuhanna, 14:21)

KURAN: De ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” De ki: “Allah’a ve elçisine itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez. (Al-i İmran Suresi, 31-32)

Müminlerin zorluklarla imtihan olmaları:

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “… [Allah rızası için] bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü [ahiretteki] ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler.” (Matta, 5:10-12)

İNCİL: … “Allah’ın Egemenliği’ne [cennete], birçok sıkıntıdan geçerek girmemiz gerekir” diyorlardı. (Elçilerin İşleri, 14:22)

KURAN: Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

Herkesin gücünün kaldırabileceği kadarıyla imtihan olması:

İNCİL: Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Allah güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır.  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:13)

KURAN: … Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. (Enam Suresi, 152)

KURAN: … Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir.  (Talak Suresi, 2)

Allah için canını malını satmış olmak:
İNCİL: Kalabalık halk toplulukları İsa’yla birlikte yol alıyordu. İsa dönüp onlara şöyle dedi: “Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz.” (Luka, 14:25-26)

KURAN: De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resûlü’nden ve O’nun yolunda cehd etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe Suresi, 24)

İmanın sağlam bir temel üzerine kurulması:

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran budala adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur.” (Matta, 7:24-27)

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “Bana gelen ve sözlerimi duyup uygulayan kişinin kime benzediğini size anlatayım. Böyle bir kişi, evini yaparken toprağı kazan, derinlere inip temeli kaya üzerine atan adama benzer. Sel sularıyla kabaran ırmak o eve saldırsa da, onu sarsamaz. Çünkü ev sağlam yapılmıştır. Ama sözlerimi duyup da uygulamayan kişi, evini temel koymaksızın toprağın üzerine kuran adama benzer. Kabaran ırmak saldırınca ev hemen çöker. Evin yıkılışı da korkunç olur.” (Luka, 6:47-49)

KURAN: Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine Kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)

Allah yolunda hicret eden kişiye bereket verilmesi:

İNCİL: “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “[Allah rızası için] benim ve Müjde’nin [Allah’ın emirlerinin] uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” (Markos, 10:29-31)

KURAN: Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah’a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (Nisa Suresi, 100)

İnfak ibadetini gösteriş konusu yapmamak:

İNCİL: Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için… böyle yaparlar. (Matta, 6:2)

KURAN: Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. (Bakara Suresi, 264)

Mal yığıp biriktirmemek:

İNCİL: Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte [ahiret için] hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır. (Matta, 6:19-21)

KURAN: Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. Hayır; andolsun o, ‘hutame’ye atılacaktır. (Hümeze Suresi, 2-4)

Müminler, kendileri ihtiyaç içinde olsalar da infak ederler:

İNCİL: İsa başını kaldırdı ve bağış toplanan yerde bağışlarını bırakan zenginleri gördü. Yoksul bir dul kadının oraya iki bakır para attığını görünce, “Size gerçeği söyleyeyim” dedi, “Bu yoksul dul kadın herkesten daha çok verdi. Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.” (Luka, 21:1-4)

KURAN: Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ‘cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 9)

İbadet ederken gösteriş yapmamak:

İNCİL: “Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye… köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar karşılıklarını almışlardır. Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Allah’a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Allah’ınız sizi ödüllendirecektir. (Matta, 6:5-6)

KURAN: Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar, onlar gösteriş yapmaktadırlar. (Maun Suresi, 6-7)

KURAN: Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar. (Nisa Suresi, 142)

Allah’a yaklaştıran kurban eti değil, takvadır:

İNCİL: … Hâlâ putperest alışkanlıklarının etkisinde kalan bazıları, yedikleri etin puta sunulduğunu düşünüyorlar. Vicdanları zayıf olduğu için lekeleniyor.Yiyecek bizi Allah’a yaklaştırmaz…  (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 8:7-8)

KURAN: Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için. Güzellikte bulunanlara müjde ver. (Hac Suresi, 37)

Başkalarını uyarırken kişinin kendisini unutmaması:

İNCİL: Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün. (Matta, 7:3-5; Luka, 6:37-42)

İNCİL: Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: “… Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar.” (Matta, 23:1-3)

KURAN: Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Bakara Suresi, 44)

İnkar edenlerin gözlerinin ve kulaklarının körelmesi:

İNCİL: Onlara benzetmelerle konuşmamın nedeni budur. Çünkü, ‘Gördükleri halde görmezler, duydukları halde duymaz ve anlamazlar.‘ “Böylece Yeşaya’nın peygamberlik sözü onlar için gerçekleşmiş oldu: ‘Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz! Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, kulakları ağırlaştı. Gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve Bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’ (Matta, 13:13-15)

İNCİL: Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? (Markos, 8:18-19)

KURAN: Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179)

KURAN: Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır. (Bakara Suresi, 7)

Kötülüğe iyilikle karşılık vermek:

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.” (Luka, 6:27-28)

İNCİL: Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın. Mümkünse, elinizden geldiğince herkesle barış içinde yaşayın. Sevgili kardeşler, kimseden öç almayın; bunu Allah’ın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, ‘Öç benimdir, ben karşılık vereceğim.'” Ama, “Düşmanın acıkmışsa doyur, susamışsa su ver. Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.” Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen. (Pavlus’tan Romalılara Mektup, 12:17-21)

KURAN: İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost (un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)

KURAN: İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Kasas Suresi, 54)

Evlere girildiğinde selam vermek:

İNCİL: Hangi eve girerseniz, önce, ‘Bu eve esenlik olsun!’ deyin. Orada esenliksever biri varsa, dilediğiniz esenlik onun üzerinde kalacak; yoksa, size dönecektir. (Luka, 10:5-6)

KURAN: Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve  (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz. (Nur Suresi, 27)

Allah dilerse (İnşaAllah) demek:

İNCİL: Dinleyin şimdi, “Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız” diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz. Bunun yerine, “Rab dilerse yaşayacağız, şunu şunu yapacağız” demelisiniz. (Yakup’un Mektubu, 4. Bölüm, 13:15)

KURAN: Hiçbir şey hakkında: “Ben bunu yarın mutlaka yapacağım” deme. Ancak: “Allah dilerse” (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: “Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir.” (Kehf Suresi, 23-24)

Verilen ahde bağlı kalmak:

İNCİL: Yine atalarımıza, ‘Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab’bin huzurunda içtiğin antları yerine getireceksin’ dendiğini duydunuz. (Matta, 5:33)

KURAN: Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir. (Nahl Suresi, 91)

İman edenlerin çekişip ayrılığa düşmemeleri:

İNCİL: Kardeşler… hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşünce ve görüşte birleşin… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 1:10-11)

KURAN: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

Dinde kolaylık vardır:

İNCİL: [Hz. İsa (as):] “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. [Allah rızası için] boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” (Matta, 11:28-30)

KURAN: Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleyeceğiz. (Kehf Suresi, 88)

KURAN: Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini (nde olduğu gibi)… (Hac Suresi 78)

Dünya hayatının geçiciliği:

İNCİL: Dünyayı ve dünyaya ait şeyleri sevmeyin. Dünyayı sevenin Allah’a sevgisi yoktur. Çünkü dünyaya ait olan herşey, doğal benliğin tutkuları, gözün tutkuları ve maddi yaşamın verdiği gurur Allah’tan değil, dünyadandır. Dünya ve dünyasal tutkular geçer, ama Allah’ın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar. (Yuhanna’nın 1. Mektubu, 2:15-17)

İNCİL: … Gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Allah korkusuyla geçirin. Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle [kurtulamazsınız]… (Petrus’un 1. Mektubu, 1:17-18)

KURAN: Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta’dan başkası değildir. (Rad Suresi, 26)

KURAN: (Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri Bizedir; sonra da inkara sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız. (Yunus Suresi, 70)

Ahirette görüşün keskinleşmesi:

İNCİL: Şimdi herşeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman [ahirette] yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim… (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 13:12-13)

KURAN: “Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.” (Kaf Suresi, 22)

Cehennem ehlinin müminlerden su talep etmeleri:

İNCİL: Ölüler diyarında [cehennemde] ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta [cennette] İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü. ‘Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslendi. ‘Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’ (Luka, 16:23-24)

KURAN: Ateşin halkı cennet halkına seslenir: “Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın.” Derler ki: “Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır.” (Araf Suresi, 50)

İnkarcıların ölüler konuşsa bile iman etmemeleri:

İNCİL: İbrahim ona, ‘Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar‘ dedi. (Luka, 16:31)

KURAN: Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, –Allah’ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (Enam Suresi, 111)

İlk insandan yaratılış:

İNCİL: … Allah, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi.  (Elçilerin İşleri, 17:24-28)

KURAN: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. (Nisa Suresi, 1)

İbret alınması için geçmiş kavimlerden örnekler verilmesi:

İNCİL: Bu olaylar başkalarına ders olsun diye onların başına geldi; çağların sonuna ulaşmış olan bizleri uyarmak için yazıya geçirildi. (Pavlus’tan Korintlilere 1. Mektup, 10:11)

KURAN: Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana Katımız’dan bir zikir verdik. (Enbiya Suresi, 99)

Allah Katında bir günün, bir yıl olması:

İNCİL: Sevgili kardeşlerim, şunu unutmayın ki, Rab’bin nazarında bir gün bin yıl, bin yıl bir gün gibidir.  (Petrus’un 2. Mektubu, 3:8)

KURAN: Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)

Üstünlüğün soya göre olmaması, soya önem vermemek:

İNCİL: Makedonya’ya giderken sana rica ettiğim gibi, Efes’te kal ve bazı kişilerin farklı öğretiler yaymamasını, masallarla ve sonu gelmeyen soyağaçlarıyla uğraşmamasını öğütle. Bu şeyler, imana dayanan İlahi düzene hizmet etmekten çok, tartışmalara yol açar.  (Pavlus’tan Timoteos’a 1. Mektup, 1:3-4)

KURAN: Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, ‘öfkeli soy koruyuculuğu’nu (hamiyeti), cahiliyenin ‘öfkeli soy koruyuculuğunu’ kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü’minlerin üzerine ‘ (kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu’ indirdi ve onları “takva sözü” üzerinde ‘kararlılıkla ayakta tuttu.” Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir. (Fetih Suresi, 26)

Münafıkların dış görünüşlerinin aldatıcı olması:

İNCİL: “Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz. (Matta, 23:27-28)

KURAN: Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar(sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)

Münafıkların Allah yolunda mücadeleden kaçmak için ailelerini bahane etmeleri:

İNCİL: Bir başkası… “Senin ardından geleceğim ama, izin ver, önce evimdekilerle vedalaşayım.” İsa ona, “Sabanı tutup da geriye bakan, Allah’ın Egemenliği’ne [cennetine] layık değildir” dedi. (Luka, 9:61-62)

İNCİL: Başka bir öğrencisi İsa’ya, “Ya Rab, izin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi. İsa ona, “Ardımdan gel” dedi. “Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün.” (Matta, 8:21-22)

KURAN: Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: “Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün.” Onlardan bir topluluk da: “Gerçekten evlerimiz açıktır” diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar (ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.  (Ahzab Suresi, 13)

Münafıkların kalplerinde olmayanı söylemeleri:

İNCİL: Ey ikiyüzlüler! Yeşaya’nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir: ‘Bu halk dudaklarıyla Beni sayar, ama yürekleri Benden uzak.Bana boşuna ibadet ederler. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.'” (Matta, 15:7-9; Markos, 7: 6-7)

KURAN: Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: “Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın” denildiğinde, “Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik” dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.  (Al-i İmran Suresi, 167)

KURAN: Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır… (Maide Suresi, 41)

Allah’ın emirlerine karşılık atalarının dinini savunanlar:

İNCİL: … İsa’ya sordular: “Öğrencilerin neden ataların töresine aykırı davranıyor?…” İsa onları şöyle yanıtladı: “… Siz Allah’ın emrini bırakıp insanların töresini tutuyorsunuz.” İsa onlara ayrıca şunu söyledi: “İnsanların töresine uymak için Allah’ın emrini reddediyorsunuz.” (Markos, 7:5-9)

İNCİL: Bunun üzerine… İsa’ya gelip, “Öğrencilerin neden ataların töresini çiğniyor?” dediler… İsa onlara şu karşılığı verdi: “Ya siz, neden töreniz uğruna Allah’ın buyruğunu çiğniyorsunuz?” (Matta, 15:1-3)

KURAN: Ne zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız” derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)

KURAN: Onlar, ‘çirkin bir hayasızlık’ işlediklerinde: “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Allah bunu bize emretti” derler. De ki: “Şüphesiz Allah, ‘çirkin hayasızlıkları’ emretmez. Bilmediğiniz bir şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?” (Araf Suresi, 28)

İman edenler birbirlerinin ailesidir:

İNCİL: Birisi İsa’ya, “Bak, annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seninle görüşmek istiyorlar” dedi. İsa, kendisiyle konuşana, “Kimdir annem, kimdir kardeşlerim?” karşılığını verdi. Eliyle öğrencilerini göstererek, “İşte annem, işte kardeşlerim!” dedi. “Allah’ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.” (Matta, 12:47-50)

KURAN: Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: “Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va’din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin.” Dedi ki: “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” (Hud Suresi, 45-46)

İman edenler ve iyi toprağa ekilen tohum benzetmesi:

İNCİL: “Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin. Kim Allah’ın Egemenliğiyle [cennetle] ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü olan gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen tohum işte budur. Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri Allah sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat.” (Matta, 13:18-23)

İNCİL: İsa sonra onlara, “Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?” dedi. “Öyleyse bütün benzetmeleri nasıl anlayacaksınız? Ekincinin ektiği, Allah sözüdür. Bazı insanlar sözün ekildiği yerde yol kenarına düşen tohumlara benzer. Bunlar sözü işitir işitmez, şeytan gelir, yüreklerine ekilen sözü alır götürür. Kayalık yerlere ekilenler ise, işittikleri sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre dayanan kişilerdir. Böyleleri Allah sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşerler. Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilenler ise, sözü işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat ürün veren kişilerdir.” (Markos, 4:13-20)

KURAN: Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur: İncil’deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir. (Fetih Suresi, 29)